Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Serkan Gürtürk, yerel medyada çalışan gazetecilerin yaşadıkları sıkıntıları anlatarak, ”Toplumsal bloklaşmanın medyaya yansımasını gözlemliyoruz. Medya, toplumun aynası olduğu için doğal olarak yaşanan kutuplaşmaların bir yansıması da medya organlarına oluyor. Yerel medyada da bu durumun izleri mevcut. Siyaset, yerel medyanın üzerinde etkili bir güç. Özellikle siyasi figür ve kurumların doğrudan ya da dolaylı baskı kurma çabalarını görüyoruz” dedi.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, 180 ülke içerisinde 158'inci sırada yer aldı.
Gazetecilerin özellikle yerel platformda çalışan gazetecilerin bir platform altında toplanması, yaşadıkları hukuki ve sosyal süreçlerde destek alabilecekleri bir oluşum yaygın olmamakla birlikte bazı dernek ve cemiyetler bu misyonu kısmen de olsa yerine getirmeye çalışıyor. Bölgesel olarak bu konuda gazetecileri bir çatı altında toplamayı başarmış bir cemiyet olarak Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti 1988 yılından beri faaliyet gösteriyor. 190 üyesi bulunan cemiyetin dönem başkanı Serkan Gürtürk gazetecillerin siyasi ve yerelde de şehrin dinamiklerinin baskısı altında olduğunu söyledi.
FHGC Başkanı Gürtürk: Dürüst habercilik, zorluklarla karşılaşma riskini en aza indirmektedir.
Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti (FHGC) Başkanı Serkan Gürtürk Elazığ’da yıllardır faaliyet gösteren bir haftalık gazetenin imtiyaz sahibi. Yerel medya olarak çalışmanın bir takım zorlu süreçleri olduğunu dile getiren Gürtürk, FHGC başkanı ve bir gazeteci olarak yerel medya temsilcilerinin yaşadıkları sorunları dile getirdi. Gürtürk, şehrin dinamiklerinin ve yerel etkin aktörlerinin verdiği tepkilerin yerel medya mensupları için en büyük zorluklardan biri oluğunu dile getirerek şunları söyledi:
“Mesleğimizi yaparken zaman zaman yapmak istediğimiz haberlerle ilgili etik ve profesyonel zorluklarla karşılaşıyoruz. Şehrimizin çeşitli problemleri ve bu sorunların çözüm sürecinde emeğimizin karşılık bulmaması, işimizin en yorucu ve hassas yönlerinden biridir. Gazetecilikte, yerel ya da ulusal fark etmeksizin, bazen yaptığınız bir haberin ülke gündeminde yer bulmasıyla her iki düzeyde de benzer baskılara yol açabiliyor. Yerel medyanın zorlukları arasında, şehrin dinamiklerinin ve aktörlerinin bazı konulara verdikleri tepkiler bulunuyor. Özellikle haberlerin içeriği, konunun muhataplarının haberi farklı yönlere çekme veya gazeteciyi “muhalif” olarak yaftalama eğilimlerine yol açabiliyor. Bu tür zorluklar hem yerel hem ulusal düzeyde benzerlik gösteriyor. Dolayısıyla, her iki gazetecilik türünün de zorlukları benzer derecede karşılaştırılabilir nitelikte.Ancak, Elazığ’a olan sevgimiz ve mesleğimize duyduğumuz saygı, bu tereddütlerin üstesinden gelmemizi sağlıyor. Şehrimizin çeşitli problemleri ve bu sorunların çözüm sürecinde emeğimizin karşılık bulmaması, işimizin en yorucu ve hassas yönlerinden biri.”
''Yerelde karşılaşılan zorluklar, genellikle şehrin durumuna ve dinamiklerine göre şekilleniyor''
Yerel ya da ulusal platformda gazetecilik yapmanın her iki çalışma sahası için de farklı zorlukları olduğunu ifade eden Gürtürk, Elazığ yerel basınının köklü bir geçmişi olduğunu ve Elazığlı vatandaşların yerel basını takip ettiğini söyledi. Genel olarak meslekte baskı unsuru ile zaman zaman karşılaşılmasına rağmen yerelde söz sahibi dinamiklerin tepkilerinin daha da zorlayıcı olduğunu ifade eden Serkan Gürtürk, Elazığ özelinde gazetecilerin 'birlik ve beraberlik' bilincinin yüksek olduğunu söyledi. Gürtürk sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir gazeteci yerelde veya ulusalda çalışsın. Her iki durumun da kendine has zorlukları var ve doğrudan bir kıyaslama yapmak doğru olmaz. Gazetecilik, yerel ya da ulusal fark etmeksizin, bazen yaptığınız bir haberin ülke gündeminde yer bulmasıyla her iki düzeyde de benzer baskılara yol açabiliyor. Zorluklar, genellikle şehrin durumuna ve dinamiklerine göre şekilleniyor. Elazığ’da yerel basın oldukça güçlü bir geçmişe sahip. İl yöneticileri, siyasiler ve şehir dışında yaşayan hemşerilerimiz, bu sağlam basın camiasını sıkça takdir ediyor. Köklü bir geçmişimiz ve değerli meslektaşlarımız sayesinde birlik ve beraberlik içinde hareket etmeye özen gösteriyoruz. Yerel medyanın zorlukları arasında, şehrin dinamiklerinin ve aktörlerinin bazı konulara verdikleri tepkiler bulunuyor. Ulusal basında görev yapan meslektaşlarımız da benzer durumlarla karşılaşabiliyor. Özellikle haberlerin içeriği, konunun muhataplarının haberi farklı yönlere çekme veya gazeteciyi “muhalif” olarak yaftalama eğilimlerine yol açabiliyor. Bu tür zorluklar hem yerel hem ulusal düzeyde benzerlik gösteriyor. Dolayısıyla, her iki gazetecilik türünün de zorlukları benzer derecede karşılaştırılabilir nitelikte.''
''Meslek hayatım boyunca tehditler, kaba kuvvet ve dolaylı gözdağı gibi durumlarla da karşılaştım.''
Meslek yaşamı boyunca yaptığı haberler nedeni ile birçok suç duyuru ve davalarla boğuşmak zorunda kaldıklarını da belirten Serkan Gürtürk, haberciliğin 5N1K prensibi ve tarafsızlık ilkesi ilke yapıldığı sürece bütün zorluklara göğüs gerilebileceğinin altını çizerek, “Biz haberlerimizi hazırlarken kişilik haklarına saygı duyuyor, hakaret ve iftiradan uzak duruyoruz. Haberciliğimizi tamamen 5N1K prensibine göre, tarafsız ve etik bir şekilde yürütüyoruz. Meslek hayatım boyunca tehditler, kaba kuvvet ve dolaylı gözdağı gibi durumlarla da karşılaştım. Geçmişte hakkımızda birçok suç duyurusu, dava ve ifade verme süreci yaşadık. Ancak işimizi doğru ve tarafsız bir şekilde yaptığımıza inandığımız sürece bu zorlukların üstesinden geldik. Dürüst habercilik, zorluklarla karşılaşma riskini en aza indirmektedir” diye konuştu.
‘’Siyaset, yerel medyanın üzerinde etkili bir güç’’
Yerelde de siyasi figürlerin bir baskı unsuru olarak medyaya etki etmeye çalıştığını ifade eden Gürtürk şu açıklamayı yaptı:
“Toplumsal bloklaşmanın medyaya yansımasını kesinlikle gözlemliyoruz. Medya, toplumun aynası olduğu için doğal olarak yaşanan kutuplaşmaların bir yansıması da medya organlarına oluyor. Yerel medyada da bu durumun izleri mevcut. Siyaset, yerel medyanın üzerinde etkili bir güç. Özellikle siyasi figürlerin ve kurumların doğrudan ya da dolaylı baskı kurma çabalarına sıkça şahit oluyoruz.Bununla birlikte, yerel medyanın ekonomik kaygıları, habercilik üzerinde ciddi bir baskı unsuru oluşturuyor. Yerel gazeteciler, çoğu zaman sınırlı kaynaklarla çalışıyor ve bu durum bağımsız bir habercilik anlayışını sürdürmeyi zorlaştırabiliyor. İkili ilişkiler de haberciliği etkileyebiliyor. Şehirdeki bazı dinamiklerin, haberlerin içerik ve sunumuna müdahale etmeye çalışması, zaman zaman gazetecileri zor durumda bırakıyor. Gelir kaynaklarının kısıtlı olması, yerel medyanın bağımsızlık ilkesine zarar verebiliyor. Reklam gelirleri genelde yerel yönetimlere veya belli kurumlara bağımlı olduğundan, bu durum haberlerin içeriği üzerinde dolaylı bir baskı oluşturuyor.”
‘’Baskı ve hukuki sorunlar yaşayan meslektaşlarımızın savunmaları kişisel çabalarına veya dayanışma ağına bağlı oluyor’’
Gazetecilerin karşılaştıkları baskı ve hukuki sorunlara karşı bireysel mücadele etmek zorunda kaldıklarını da belirten FHGC başkanı Serkan Gürtürk, konuya dair yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Gazetecilik mesleğini icra ederken haberleri yüzünden hukuki sorunlar yaşayan meslektaşlarımızın haklarını savunabilmesi, çoğu zaman kişisel çabalarına veya dayanışma ağına bağlı oluyor. Eğer arkalarında bir kurumsal yapı yoksa bağımsız avukatlarla çalışmanın daha doğru bir seçenek olduğunu düşünüyorum maalesef. Kendi mesleğimizle alakalı olarak da gazetecilik ve basın kisvesi adı altında şahsi husumet ve çıkarlarına göre hareket eden kişiler de var. Bu kişilerle alakalı inisiyatif almamız mümkün değildir. Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti olarak yönetim kurulumuzla sürekli istişare halindeyiz.”
SANAYİ HABER AJANSI
www.ekonomigundemi.com.tr