AK Parti Sözcüsü Çelik: “Derhal, acilen ateşkes ilan edilmesi gerekir”

SÜMEYYE YALÇIN- 24.10.2023 – HİBYA – AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

AK Parti Sözcüsü Çelik: “Derhal, acilen ateşkes ilan edilmesi gerekir”
Yayınlama: 24.10.2023
2
A+
A-

Çelik'in konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Gazze'deki olaylar devam ederken insani durum hepimizin gözleri önünde giderek ağırlaşıyor. Bu çerçevede milletimizden gelen talepler büyük bir insani ve vicdani duruş olarak hep beraber gösterilmesi için cumartesi günü sayın Cumhurbaşkanımızın katılacağı büyük bir miting İstanbul'da icra edilecek.

Maalesef hastanelerin altyapısı yok edilmiş durumda. Hastaneler yaralılara ve hastalara hizmet veremez durumda. Sivil toplum örgütlerinin neredeyse soykırımı denilen eylemler bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor.

Ölen Filistinli sayısı 5 bini geçti. Bunun yarısı çocuk. Beşte bire yakını kadın. Masum insanlar günlerdir bombalanarak hayatlarını kaybediyor.

Yaralıların tedavi edilmesi için sağlık altyapısı olmadığı için facia üstüne facia eklenerek Gazze bütün insanların sınav verdiği yer duruma gelmiştir.

Batılı hükümetler Filistinlilerin yürüyüşünü engellemeye çalışıyorlar. Allah'tan vicdanlı insanlar soyluluk, asalet göstererek mazlum insanların yanında oldukları büyük yürüyüşlere imza atıyorlar.

Batılı liderler İsrail'i düzenli olarak ziyaret ediyorlar. Hepsinin ezberlediği cümle; İsrail'in kendini savunma hakkı var. Kuşkusuz her egemen devletin kendini savunma hakkı var. İsrail'in savunma hakkı çocukları öldürmek değildir.

Batılı liderler İsrail'in kendini savunma hakkından bahsederken çocuklar ve masum sivillerin yaşamını savunma hakkından da bahsetmeleri gerekir. İsrail'in kendini savunma hakkından bahsedip bu cümleyi yanlış başına bırakıp 'sen daha çok katliam yap'tan başka bir anlama gelmemektedir.

Masum çocukların ve sivillerin cesetlerinin üzerinde kendini savunma hakkı var derseniz bu daha çok insan öldürün demekten başka işe yaramaz.

Tüm dünya günlerdir kara herakatının ne tür korkunç sonuçlar doğuracağını tartışıyor. Hem insani açıdan hem bölgesel çatışmayı tetikleme açısından.

Günlerdir insanların üzerine bomba yağdırılıyor. Sanki bu normalmiş gibisinden kara harekatının sonuçlarının ne olacağına dair değerlendirmeler şu anki durumu normalleşmeye çalışıyor.

Gazze'nin insansız toprak parçası haline getirilmesi insanlık dışı bir durumdur. Zaten Gazze açık hava hapishanesi durumda. Şimdi 2007'den beri dünyanın en ağır şartları, dünyanın en uzun sürmüş işgali devam ederken kime sorsanız 'iki devletli çözümden yanayız' diyor. Bir uygulama protokolü ve planı var mıdır?

İki devletli çözümden bu saatten sonra bir eylem planı çerçevesinde bahsedilmesi gerekir. İşgali görmezden gelerek bu bölgede barış sağlanması, normalleşmenin sağlanması mümkün değildir. İşgal devam ettiği müddetçe bu çatışmalar belli zaman aralıklarla ortaya çıktı, şimdi daha vahim noktaya gelindi.

Sorunun çözümü askeri değildir; siyasidir. Bugünkü çatışmaları ortaya çıkaran tablo bu işgalin neticesi olarak gündeme gelmiştir. İşgal sona ermeden iki devletli, başkenti Kudüs olan devleti kurulmadan bu sorunun çözümü mümkün olmayacaktır.

İşgal devam ettiği müddetçe bu olumsuzluk, olumlu, anlamlı siyasi çözüme dönüşmediği müddetçe bu gerilimlerin sürmesi mümkün değil.

ABD kurallara dayalı düzenden bahsediyor. Bunun için herkesin hukuk içinde hareket etmesi gerekir. Çocuk öldürme hakkını savunanlar kurallara dayalı uluslararası düzenin en büyük provokatörü durumdalar.

İlk yapılması gereken neydi? Biz bu meseleyi barış aklıyla, çözüm kapasitesiyle nasıl ele alabiliriz diye düşünülmesi gerekiyordu. ABD'nin ik yaptığı şey oraya savaş ve uçak gemisi göndermek oldu.

Hem kurallara dayalı düzenden bahsedeceksiniz hem de bir yere daha çok adam öldürebilsinler diye askeri yetkililer göndereceksiniz.

Bölgedeki çatışmaları büyütecek yanlış odaklı yaklaşım olduğu herkese göstermişlerdir. Amerikalılar bu bombalamalar karşısında uçak ve savaş gemisi göndererek, askeri yetkili göndereceklerini söyleyerekten çatışmanın derinlemesine katkı sunmaktan başka hiçbir şey yapmıyorlar.

Netanyahu 'öyle şeyler yapacağız ki Ortadoğu'da harita değişecek' dedi. Burada mevcut herhangi bir şekilde saldırıya karşılık verilmesinden öte bunu vesile addedip birtakım başka planların hayata geçirilmeye çalışıldığını gösteriyor.

Bu güçlerin karşısındaki güçler de savaş gemisi gönderiyorlar. Dünyadaki bütün vekalet savaşları Gazze'nin üzerine boca ediliyor. 2 milyon insan her gün bombalanıp, her gün ölüyor. Masum insanlar ölmeye devam ediyor. Uluslararası düzenin her türlü meşruiyetinin iflası anlamına gelir bu.

Bir çözümmüş gibi Filistinlilerin Mısır'a sürülmesi kadar ahlaksız yaklaşım olabilir mi? Kimin hakkı var buna? Orası Filistin toprağı. Siz bu insanları hem bombalayacaksınız, hem öldüreceksiniz, ateşkes çağrısına olumsuz cevap vereceksiniz. 2 milyon kişinin zorla göçü ne kadar büyük bir facia doğuracağı açıktır. Bu asla kabul edilemez.

Filistin devletini tamamen ortadan kaldıracak bir yaklaşım asla sözkonusu olamaz. Cumhurbaşkanımız iki devletli çözümün hayata geçmesinin bu işin nihai çözüm olduğunu ifade eden çok güçlü bir diplomasi yürütüyor.

Burada ne biz herhangi bir şekilde çatışmaların derinleşmesini isteyen ülkelerin yanında dururuz ne de sivil ölümlerinin yanında dururuz.

Derhal acilen ateşkes ilan edilmesi gerekir. Ateşkesin garantörlük altına alınması gerekir. Tarafların elindeki sivil rehineleri derhal serbest bırakması gerekir. Ondan sonra iki devletli çözüm için uluslararası toplum elini taşın altına koyması gerekir.

Ateşkesten bahsedildiğinde utanmadan hareket edenler binlerce çocuğun ölümünü bilmiyormuş gibi davranıyorlar. Çatışmayı derinleştirme peşinde koşmak, ateşkesi reddetmek, insani yardımları engellemek gibisinden bir şey devlete değil cinayet şebekesine yakışan davranıştır.

İnsan haklarına göre hareket etmeleri gerekir. Devletler örgütler gibi hareket etmeye başlarsa herkesin huzurla yaşayacağı uluslararası düzen kallaz. İnsani yardımlar kısıtlama olmadan bölgeye girmeli, sivil rehineler serbest bırakılarak siyasi çözüm için adım atılmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın diplomasisi en güçlü şekilde devam ediyor, devam edecektir.

Sorular ve yanıtlar

Türkiye'nin garantörlüğü

İlk olarak yapılaması gereken ateşkesin sağlanması. Garantör olarak bulunacak ülkeler arasında bir mekanizma buna karar verecektir. Birileri garantörlükten şunu anlıyorlar; ateşkes olduktan sonra uluslararası güç yerleşsin ve bütün mesele bitsin. Bitsin demek fiilen Gazze'deki Filistin egemenliğini ortadan kaldırmak anlamına gelen. Meşru Filistin yönetimini muhatap almayan orada tek taraflı güvenlik sağlayacağı için iki devletli çözüm perspektifini ortadan kaldıran mahiyettedir. Ateşkes derhal olmalıdır. Burada uluslararıs güç konuşlandırma işi İsrail'in 'gel benim güvenliğimi sağla, Filistin'i tanıma' yaklaşımı olur.

Bahçeli sorusu

Sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Devlet Bahçeli bugün de görüşme gerçekleştirdi. AK Parti heyeti ve MHP heyeti çalışmalarını olgunlaştırdı. Liderlerin iradesiyle takvim çalışmaya başlayacaktır. Sayın Bahçeli'nin Gazze konusundaki insani, vicdani, siyasi hassasiyetini şükranla karşılıyoruz. Bütün insanlığın dikkatini odaklandığı yer bizim tarihimizin çok güçlü parçası, milletimizin duyguların bir parçası. Birileri bizim bu coğrafya ile Filistin davasıyla ilgimiz yokmuş gibi açıklamaları yapabiliyor. Hatta Filistin davasının insani tarafını savunmakla milli davaları savunmak arasında çelişki varmış gibi tavır koyuyorlar. Bunlar yanlıştır. Bu kadar büyük yangın varken bu olmaz. Sayın Bahçeli'nin açıklamaları sayın Cumhurbaşkanımıza güçlü bir destek olarak ifade edildi.

Blinken ziyaretleri

ABD Dışişleri Bakanının Türkiye gibi ağırlık merkezine uğramaması ne kadar vizyonsuz olduğun göstermiştir. Türkiye'ye geldiğinde duyacağı, uçak ve savaş gemilerini göndermenin manası yok mesajını duyacaktı. Anlaşıldığı kadarıyla bunları duymak istemiyorlar. Kendi tezlerinin kabulü için birtakım yoklamalar şeklinde bir ziyaretti. Bunun başarılı olmadığı gözüküyor. Türkiye gibi ağırlık merkezine uğramamak Türk diplomasisine, siyasi perspektifimize hiçbir şey kaybettirmez. Oraya da gittiğinde dini aidiyet üzerinden tarafgirlik üreten yaklaşım ortaya koydu. Tam bir ortaçağ zihniyeti. Kudüs'te müslümanlar, yahudiler, hristiyanlar var. Biz hepsinin barış içinde yaşamasını istiyoruz. Bazı senatörlerin açıklamaları oldu. Bu gezi başından itibaren zaaflarla ve yanlışlarla dolu olarak gündeme geldi.

Ukrayna sorusu

Ukrayna ve İsrail'e yardımı tek bir paket olarak ele alması, bu toptancı yaklaşımı gösteriyor. Rusya-Ukrayna savaşı ile Filistin'de yaşananlar iki ayrı olay. Ne dinamikleri, ne aktüel durumları benziyor. Bütün bölgede çatışmayı derinleştirmekten başka bir iş yapmamış olursanız. Amerikan diplomasisini meydanda görmüyoruz. Uçak ve savaş gemileriyle konuşan bir Amerikan siyaseti görüyoruz.

İsveç'in NATO üyeliği

Meclis'e gönderilmesi siyasi iradenin tasarrufu. Meclis'ten geçip geçmemesi yüce Meclis'in tasarrufu olacaktır. Meclis Başkanımız komisyona göndereceğini ifade etti. İsveç'in terör örgütlerine karşı attığı adımlar konusunda ilerlemeler var. Sıkıntılı gördüğümüz durumlar var. Sonuç olarak bunu takdir edecek olan yüce Meclistir.”

 

 

 


www.ekonomigundemi.com.tr

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.