Üsküdar Üniversitesi SHMYO Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, İstanbul’daki barajların doluluk oranlarını değerlendirdi.
Ani ve şiddetli yağışların hem barajlara hem de yeraltı suyunun beslenmesine düşük katkı sağladığını dile getiren uzmanlar, günümüzde pek çok bölgede su sıkıntısı yaşanmasının temel sebebinin de bu durum olduğunu söylüyor. 20 yılda uzun kuraklık dönemleri ve şiddetli yağışlar görüldüğünü kaydeden Üsküdar Üniversitesi SHMYO Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, günümüzde su sıkıntı yaşanmasının en temel sebebinin iklim değişikliği olduğunu vurguladı.
Adiller, önümüzdeki 20-30 yıl içinde 'su kıtlığı' yaşayan bir ülke olmamızın beklendiği ifade etti.
Üsküdar Üniversitesi SHMYO Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, İstanbul’daki barajların doluluk oranlarını değerlendirdi.
“İstanbul’un ülkemizin en yüksek nüfuslu şehri olmasından dolayı, doğal olarak su ihtiyacı da oldukça fazla.” diyen Adiller, resmi verilere göre nüfusun 16 milyonu bulduğu şehirde doğal olarak çok yüksek miktarda su kullanıldığını dile getirdi.
İstanbul'un yüksek nüfus yoğunluğu nedeniyle doğal olarak su ihtiyacının fazla olduğunu belirten Adiller, günlük ortalama su kullanımının 3 milyon metreküpün üzerinde olduğunu ifade ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2020 verilerine göre, İstanbul'da kişi başına günlük su kullanım miktarının 190 litre olduğunu söyleyen Adiller, bu durumun sürdürülebilir olmadığını belirtiyor.
Bu yıl yaşadığımız susuzluk önümüzdeki yıllarda tekrarlanabilir
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, son 10 yıllık baraj doluluk oranlarına bakıldığında özellikle içinde bulunulan 2023 yılı Kasım ayında barajların doluluk oranının geçmişte bu kadar düşmediğinin görüldüğünü anlatarak, şöyle devam etti:
“15 Kasım itibariyle değerlendirdiğimizde baraj doluluk oranımız yüzde 17 seviyelerinde. Önceki yıllara baktığımızda ise en son 2020 yılının aynı tarihlerinde yüzde 28 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. Bu da bize bu yıl yaşadığımız susuzluk her ne kadar olağanüstü gibi görünse de önümüzdeki yıllarda tekrarlanabileceği hakkında fikir veriyor.”
Suyun yeniden kullanımı konularında çalışmalar yapılmalı
Yüksek nüfus yoğunluğuna sahip Ankara’da kişi başına tüketilen günlük su miktarının 246 litre, İzmir’de ise 221 litre olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Bu açıdan bakıldığında İstanbul’daki vatandaşımız çok yüksek seviyede su kullanıyor demek doğru olmaz. Ama yine de su tasarrufu yapmamız, su kullanımını daha düşük seviyelere çekmemiz pek çok açıdan önemli. Bu durumun kökünden çözülmesi için özellikle nüfusun artmaya devam ettiği göz önünde bulundurulursa sadece su tasarrufu yeterli olmayacak. Su tasarrufu yanında hem su potansiyelinin verimli kullanımı, suyun yeniden kullanımı konularında çalışmalar yapılmalı, hem de İstanbul için etkin nüfus politikaları üzerinde çalışılmalı.” dedi.
Tüm yağışların doğrudan barajlara dolmadığını belirten Adiller, “Barajlar sadece kendi, yüzeylerine yağan yağışı doğrudan alırlar. Karalara düşen yağışların da bir kısmı belirli bir süre gecikmeli olarak barajları besler. Barajları besleyen su miktarı da yağışın nasıl düştüğüne bağlı olarak değişiyor. Barajların yağış suları tarafından yüksek oranda beslenebilmesi için yağışların ya kar şeklinde yağmaları ya da sık aralıklarla düşük şiddetli yağmurlar şeklinde düşmeleri gerekiyor.” diye konuştu.
Geçmişten günümüze yağış miktarlarında çok ciddi bir düşüş yok
Ahmet Adiller, ani ve şiddetli yağışların hem barajlara hem de yeraltı suyunun beslenmesine düşük katkı sağladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Maalesef günümüzde pek çok bölgede su sıkıntısı yaşamamızın temel sebebi de bu durum. Geçmişten günümüze yağış miktarlarını incelediğimizde çok ciddi bir düşüş olmadığını görüyoruz. Hatta bölgesel olarak arttığı yerler bile var. Ancak bu noktada yağışın düşme şeklinde ciddi değişimler gözlemleniyor.
Türkiye’de ortalama olarak 1,2°C’lik bir sıcaklık artışı var
Dr. Adiller, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın iklim değişikliğinden fazlasıyla etkilendiğini vurgulayarak, geçmiş 20 yılda yaşanan uzun kuraklık dönemleri ve şiddetli yağışların su sıkıntısını derinleştirdiğine dikkat çekiyor. Sıcaklık artışının ortalama olarak 1,2°C olduğunu belirten Adiller, iklim değişikliğinin etkilerini uzun vadeli olarak hissettiğimizi ifade ediyor.
Sektörel etkileri
Su seviyelerindeki düşüşün tarım, enerji üretimi ve su temini üzerindeki etkilerini değerlendiren Adiller, su kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve su tasarrufu önlemlerinin alınması gerektiğini vurguluyor. Türkiye'nin enerji üretiminin yaklaşık yüzde 20'sinin hidroelektrik enerjiden geldiğine dikkat çeken Adiller, su kaynaklarının zarar görmesinin enerji üretimini de etkileyebileceğine işaret ediyor.
‘Su stresi’
Dr. Adiller, su kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve su tasarrufu önlemlerinin alınması gerektiğini vurguluyor. Türkiye'nin 'su stresi' yaşayan bir ülke olduğunu belirten Adiller, su kaynaklarının doğru kullanılmaz ve yönetilmezse önümüzdeki yıllarda daha zorlu günlerin beklediği uyarısında bulunuyor.
SANAYİ HABER AJANSI
www.ekonomigundemi.com.tr