Bildiğiniz üzere enflasyonun yüksek seyretmesi, özellikle hizmet ve gıda enflasyonunun dirençli olması sebebiyle son sekiz aydan bu yana %50 de sabit kalan politika faiz oranları aralık ayında 250 baz puan düşürülerek %47,5 a inmiş oldu ve bu yapılan indirimin önümüzdeki aylarda da devam edebileceğinin sinyali olduğunu okumak gerekir.
Yukarıda da söylediğim gibi son sekiz aydan bu yana yüksek kalan politika faizleri doğal olarak kredi maliyetlerini olumsuz etkilediğinden ve iş dünyasının kredi kullanmak istememesinden dolayı ülkemizde sanayi üretimi azalmış, imalat PMI oranındaki düşme son sekiz aydan bu yana devam etmektedir. Ülkemizin üretim ve ihracata en çok ihtiyacı olduğu içinde bulunduğumuz dönemde kredi maliyetlerinin yüksek seyretmesi birçok işletmenin küçülmesine hatta daha da ötesi iflas ve konkordatoların artmasına yol açmıştır. Durum böyle iken benim de daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi TCMB de faiz indirimi beklentisi arttı ve eylül ekim aylarında indirime gidilmesi gerektiğini kaleme almıştım. Fakat orta vadeli planda öngörüldüğü gibi yılın ikinci yarısında enflasyonun düşme eğilimine girmesine rağmen eylül ve ekim aylarında enflasyonun dirençli çıkması veya iki ay arasında enflasyon farkının çok cüzi olması sebebiyle faiz indirimi yapılmadı. Kasım ayında ise aylık enflasyonun iki katından fazla çıkan (%5.10) gıda enflasyonu faiz indirimi yapılmamasının en büyük sebebidir.
Önümüzdeki sürece bakacak olursak politika faiz indirimi ocak ve şubat aylarında her yıl olduğu aylık enflasyon yüksek çıkma ihtimali yüksek olduğundan bu iki ay indirim yapılmadan geçilebilir ve marttan itibaren enflasyon oranına göre indirim devam edebilir. Bilindiği üzere politika faizini düşürebilmek için öncelikle enflasyonun düşmesi gerekir. Çünkü iş dünyasının yatırım yapması, üretimde kapasitenin artması, ihracatın çoğalması ancak kredi maliyetlerinin ucuz olması ve imalat sanayisine ulaşması ile mümkün olacaktır.
Asgari ücrette olduğu gibi faizlerdeki düşme de iş dünyası tarafından olumlu karşılanmıştır ve 2025 yılı için umutları yükseltmiştir. Ancak burada döviz kurlarını da unutmayalım. Şimdiye kadar baskılanan ve uzunca bir süre yatay seyreden kurların da serbest bırakılması yönünde adım atılmalıdır ki; ihracat işletmeleri ve döviz gelir kaynaklarımızdan biri olan turizm sektörü canlansın ve hem ihracatımız artsın hem de turizm sektörümüz canlansın.
2025 yılında TCMB’nin son yaptığı revizede hedef enflasyon %12 de %21 e çıkarılmıştır ama bu hedefin tutması çok zordur. Yıl sonu %40 oranı iyimser bir tahmin olacaktır. (İnşallah tutar da ben yanılmış olurum.) Bu durumda politika faizlerinde yapılabilecek indirim tutarı bana göre %10-15 civarında olacaktır. %40 dememin sebeplerine gelince; hesapta olmayan birtakım gelişmeler yaşıyoruz.2023 yılında yaşadığımız ve 11 ilimizi etkisi altına alan deprem felaketinin oluşturduğu bütçe açığını kapatabilmek için yapılan fiyat artışları ve vergi düzenlemelerini unutmayalım ve bu tür olumsuzluklar doğal olarak enflasyonu yükselttiğinden faiz indirimi yapılamayabilir. Sözü şuraya getireceğim İsrail Hamas savaşından sonra bitişik komşumuz ve 911 km. gibi uzun sınırımız olan Suriye’de 61 yıllık baas rejiminin devrilmesi ve Suriye’de şu anda üçe bölünmüşlükten sonra HTŞ nin yönetime el koyması ve Trump’ın ABD başkanı seçilmesinin ne gibi sonuçlar getirebileceğini tahmin etmek son derece zordur. HTŞ ile olan ilişkilerimiz şimdilik iyi gözükmekte ama daha sonra bizden neler isteyeceğini veya bizim ekonomimizi nasıl etkileyeceğini bilmiyoruz. Öte yandan Trump’ın da geçen dönemde Sn. Cumhurbaşkanımıza yazdığı mektup ve rahip Brunson olayında ekonomimize verdiği zararı unutmadık. Her ne kadar Sn. Cumhurbaşkanımıza övgü dolu sözler söylese de arkasından neler gelebilir irdelemek gerekir. Bir diğer konu da Amerikan senatosundan bir yetkilinin PKK ya dokunmamamızı parmak sallayarak istemesi kabul edilecek bir konu değildir. Çünkü biz yıllardan bu yana terör örgütleriyle uğraşıyoruz ve şehitler veriyoruz. Onların söylemesi ile kendimizi bağlayamayız. Zaten Amerika’dan dost olmayacağı bir gerçektir. PKK ya gönderdiği binlerce tır silah yardımı bunun en büyük ispatıdır.
Konuya dönecek olursak Merkez bankasının açıklamasında da belirttiği gibi enflasyona bağlı olarak politika faizleri düşme eğilimini sürdürecektir ve iş dünyasının beklediği hareketlilik, üretim artışı sağlanacak, işsizlik rakamları da azalacaktır. Buna bağlı olarak imalat PMI oranımız da yükselecektir.
Politika faizlerinin düşmesiyle birlikte doğal olarak diğer kredi faizleri de azalacaktır. Konut kredisi, taşıt kredisi, ihtiyaç kredisi oranları çok yakın bir sürede bankalar tarafından açıklanacaktır. (Bu konuyu başka bir yazıda ele alacağım.)
T.C. Merkez Bankasının açıklaması ile yazıya som verelim.
PPK metninde şu ifadelere yer verildi:
“Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50’den yüzde 47,5’e indirilmesine karar vermiştir. Kurul ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla-/+ 150 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.
Enflasyonun ana eğilimi kasım ayında yataya yakın seyretmiştir. Öncü veriler aralık ayında ana eğilimde düşüşe işaret etmektedir. Son çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamayı sürdürerek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde bulunduğunu göstermektedir. Temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşme belirginleşmektedir. İşlenmemiş gıda enflasyonu önceki iki aydaki yüksek seyrin ardından aralık ayında ılımlı görünmektedir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.
SIKI PARA POLİTİKA VURGUSU SÜRDÜ
Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmekte ve dezenflasyon sürecini güçlendirmektedir. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul, kararlarını enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alacaktır. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makro ihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.
Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI