Brüksel, 23 Mayıs (Hibya) – Aralarında Avrupa Parlamentosu üyeleri Raphaël Glucksmann ve Frans Timmermans’ın da bulunduğu imzacılar, “nefret, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadele” sözü verdi.
Avrupa'nın önde gelen sol partileri, aşırı sağla ittifak yapmayı reddederek, katı milliyetçilerin önemli kazanımlar elde edeceği Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde “nefret, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla amansızca mücadele” sözü verdi.
Perşembe günü yayınlanan ve Guardian ile paylaşıllan ortak çağrıda. “Çalkantılı zamanlar net bir rota ve sağlam bir tutum gerektirir. Belirsizliğe ya da korkaklığa tahammülleri yoktur. Artık alışkanlıkların ya da rahatlığın değil, mücadelenin demokratları olmanın zamanı geldi” denildi.
Çağrıyı imzalayanlar arasında Fransız Sosyalist Partisi'nin Haziran seçimlerindeki liste başı milletvekili Raphaël Glucksmann ve Avrupa Komisyonu eski başkan yardımcısı ve Hollanda İşçi Partisi'nin (PvdA) önde gelen üyelerinden Frans Timmermans da bulunuyor.
Belçika Sosyalist Partisi'nden (PS) Paul Magnette, Avrupa Sosyalistleri ve Demokratları'nın (S&D) Avrupa Komisyonu başkanlığı için baş adayı Nicolas Schmit, İspanyol Sosyalist Iratxe García, Alman Sosyal Demokrat Katarina Barley, Polonyalı Robert Biedroń ve İtalyan Elly Schlein de çağrıya katılan diğer isimler oldu.
Çagrıda “Aşırı sağ Avrupa çapında ilerlerken, demokratik, hümanist ve birleşik ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi ciddiyetle taahhüt ediyoruz” diyen sosyalistler, her düzeyde “aşırı sağa karşı güçlü bir bariyer inşa etme” sözü verdi.
İmzacılar, “ulusal ya da Avrupa düzeyinde aşırı sağcı partilerle seçim ya da hükümet ittifakını reddetmeyi ve bu kurala aykırı düşen her türlü oluşumu Avrupa sosyal demokrat ailemizden derhal dışlamayı” taahhüt ettiler.
Çağrı Mevcut Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen'in merkez sağ grubunun gelecekte İtalya'nın Kardeşleri, Polonya'nın Hukuk ve Adalet (PiS) ve İspanya'nın Vox'u gibi ulusal-muhafazakar ve aşırı sağ partilerle çalışmayacağını söylemeyi reddetmesinin ardından geldi.
Sosyalistlerin müdahalesinin bir diğer tetikleyicisinin de Hollanda'nın merkez sağ partisi VVD'nin geçtiğimiz hafta Geert Wilders'in aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) ile hükümete girme kararı olduğu düşünülüyor. Bunun sonucunda Avrupa Parlamentosu'nda VVD'nin de üyesi olduğu liberal grup, VVD'nin üye olarak kalıp kalmayacağına ilişkin bir oylama yapma sözü verdi.
Kamuoyu yoklamaları S&D grubunun Avrupa seçimlerinde yine ikinci sırada yer alacağını, belki de bir avuç milletvekilini kaybedeceğini ve merkez sağ Avrupa Halk Partisi'nin (EPP) en büyük grup olarak kalacağını gösteriyor.
Ancak aşırı sağcı ve katı muhafazakar partilerin önemli kazanımlar elde ederek Avusturya, Fransa ve Hollanda'nın da aralarında bulunduğu dokuz ülkede birinci, Almanya, İspanya, Portekiz ve İsveç'in de aralarında bulunduğu dokuz ülkede ise ikinci ya da üçüncü olması bekleniyor.
Analistler, bu kazanımların parlamentonun işleyişinde çok az fark yaratabileceğini, çünkü üç ana akım grubun toplam milletvekili çoğunluğunu korumasının muhtemel olduğunu ve aşırı sağın hizipsel rekabetlerle bölündüğünü söylüyor.
SANAYİ HABER AJANSI
www.ekonomigundemi.com.tr