Memorial Kayseri Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, safra kanalı kanseri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Safra kanalı, karaciğer tarafından üretilen safrayı onikiparmak bağırsağına taşıyan kanallar olduğunu söyleyen Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, ''Safra, yiyeceklerdeki yağları mekanik olarak parçalayarak sindirmemize yardımcı olur. Safra yolu kanseri ise kanserin safra kanallarının hangi bölümünde ortaya çıktığına göre farklı türlere ayrılmaktadır.'' dedi.
Tedavisinin ise türüne göre değişmekte olduğunu dile getiren Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, şöyle açıkladı:
''Karaciğerin içindeki safra yolu kanseri (intrahepatik kolanjiokarsinom): Karaciğer içindeki küçük safra kanallarından oluşur ve bazen bir tür karaciğer kanseri olarak sınıflandırılır. Ana safra yolu birleşim yerindeki safra yolu kanseri (hilar kolanjiokarsinom), Karaciğerin hemen dışındaki safra kanallarında oluşmaktadır. Bu tipi perihilar kolanjiokarsinom olarak da adlandırılır. Pankreasın içindeki, pankreasa yakın safra yolu tümörü (distal kolanjiokarsinom): Safra kanalının onikiparmak bağırsağına en yakın kısmında meydana gelir. Bu tip ayrıca ekstrahepatik kolanjiokarsinom olarak da adlandırılır. Bu tipin tedavisi pankreas bası kanseri gibi tedavi edilmektedir. Safra yolu kanseri çoğu zaman ileri aşamada teşhis edilir, bu da tedavideki başarıyı zorlaştırır.''
Sarılık ile kendini belli ediyor
Arıkan, “Küçük safra yollarından kaynaklı tümörler (periferik kolanjıokarsinomlar) karaciğerde kitle olarak belirti verirken, ana safra yollarından kaynaklı tümörlerde ise sarılık ön plandadır” dedi ve şunları söyledi:
''Cildin ve göz beyazlarının sararması (sarılık), deride yoğun kaşıntı, koyu idrar, halsizlik, sağ tarafta, kaburgaların hemen altındaki karın ağrısı, diyet yapmadan kilo vermek, ateş, dışkı renginin beyaz macun gibi olması ve kalıcı yorgunluk, kilo kaybı, karın ağrısı, sarılık veya diğer belirtiler varsa vakit kaybetmeden bir uzman hekime başvurulması gerekir.''
Kanser riskini artıran 7 faktöre dikkat
Arıkan, safra kesesi kanseri riskini artırabilecek faktörleri ''Primer sklerozan kolanjit olarak adlandırılan safra yolu hastalığına dikkat edilmelidir, kronik karaciğer hastalığı riski artırmaktadır, genişlemiş ve düzensiz safra kanallarına neden olan koledok kisti ile doğan kişilerde kolanjiokarsinom riski yüksektir. Güneydoğu Asya’da kolanjiokarsinom, çiğ veya az pişmiş balık yemekten kaynaklanabilen karaciğer paraziti enfeksiyonu ile ilişkili olabilmektedir, kolanjiokarsinom, en sık 50 yaşın üzerindeki yetişkinlerde görülmektedir, sigara içmek, artan kolanjiokarsinom riski ile ilişkilidir, tip 1 veya 2 diyabetli kişilerde kolanjiokarsinom riskinde artış olabilir.'' şeklinde sıraladı.
Arıkan, safra yolu kanseri riskinin azaltılması için sigaranın bırakılması gerektiğini belirterek, “Sigara içmek, artan kolanjiokarsinom riski ile bağlantılıdır. Karaciğer yetmezliği (siroz) riskinizi azaltmak için, alkol bırakılmalı, kilo kontrolü sağlanarak karaciğer yağlanmasından korunulmalıdır.'' ifadelerini kullandı.
Erken teşhis önemli
Safra kanseri şüphesi olan hastaların bir karaciğer cerrahına başvurması gerektiğini, erken tanı ve tedavi, biliyer kanserde iyileştirmenin anahtarı olduğunu vurgulayan Arıkan, ''Safra yolu kanseri tedavisi genellikle karaciğerin tümörlü kısmın çıkartılmasını içerdiğinden, safra yolu kanseri tedavisi karaciğer cerrahının uzmanlık alanına girmektedir. Safra kanalı kanseri; kan çalışması, görüntüleme ve bazen karaciğer biyopsisi kombinasyonu kullanılarak teşhis edilmeli, tedavi planı formüle edilmelidir. Tümör boyutu, yeri, ana damar yapılarına yakınlığı, safra kanalının tıkanması, karaciğer fonksiyonu ve diğer organlara yayılımın varlığı eylemin seyrini belirler. Safra yolu kanserinde altın standart tedavi mümkünse cerrahi rezeksiyondur. Karaciğer/safra kanalı rezeksiyonu safra yolu kanserinde kür sağlamanın tek umududur. Sistemik kemoterapinin bugüne kadar bile safra kanalı kanserine karşı zayıf bir yanıtı vardır.” diye konuştu.
Arıkan, cerrahi karaciğer rezeksiyonu öncesinde sarılığı gidermek için bazen safra yollarına kateter yerleştirmek gerektiğini dile getirerek, “Bu işlem, gastroenterolog veya girişimsel radyolog tarafından sağlanabilir. Tümörlü kısmın çıkarılmasından sonra kalan karaciğer hacmi yetmeyebilir, bu durumda kalacak karaciğeri ameliyattan önce büyütmek için, karaciğer içindeki damarın tıkanma işlemi (portal ven embolizasyonu ) gerekebilir. Deneyimli bir karaciğer cerrahı, özellikle karaciğer hacminin yüzde 70'ine varan oranda karaciğer rezeksiyonu gerektiren hastalarda, ameliyat sonrası karaciğer yetmezliğini önlemek için doğru bir tedavi planı geliştirir. Bu operasyon sırasında bölgesel lenf bezleri de çıkarılır. Çoğu hasta, en iyi uzun vadeli genel sağ kalımı elde etmek için postoperatif kemoterapiye ihtiyaç duyar. Biliyer kanser, tam cerrahi rezeksiyon ( çıkarma işlemi) ve postoperatif kemoterapi kombinasyonu ile iyileştirilebilir.'' diye konuştu.
EKONOMİ GÜNDEMİ