ekonomi ticaret ihracat yatırım sanayi üretim osb tgb seb tobb osbük sanayi bakanlığı tbmm

RAMAZAN EKONOMİSİ

Yayınlama: 04.03.2025
24
A+
A-
Ekonomi Gazetesi İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Mübarek ramazan ayına başlamış bulunuyoruz. Bu vesile ile tüm Müslüman ülkelere hayırlı olmasını dilerim. Klasikleşmiş bir cümle olan “nerede o eski ramazanlar” cümlesiyle başlayalım.

Liseyi bitirinceye kadar çocukluğumun geçtiği Antalya’da ve tüm yurtta ramazan gelmeden önce birtakım hazırlıklar yapılır, ibadetle aksatılmaz, herkes birbirine son derece hoşgörülü, sevgi ve saygı ön planda tutulurdu. Ramazan’ın birinci günü ise her ailenin en büyüğünün evinde iftar yemeği yenir ve her birey birbirini kutlardı. Ve neredeyse her gün konu komşu birbirlerine iftar yemeği vermek için adeta yarışırlardı.

Ekonomik açıdan ele aldığımızda ise ramazan ayı bereket ayı olduğundan ekonomik sıkıntının sözü bile edilmez, ikramların ardı arkası kesilmez, herkes birbirine evinden her çeşit yiyecek ve içecekleri misafirliğe giderken götürür, teravih namazından sonra afiyetle yenirdi ve arkasından dualar edilirdi.

Günümüzde ise yukarıda bahsettiğim modelden bahsetmek bile mümkün olmaz duruma geldi. Çünkü ramazan gelmesine yakın tüm yiyecek ve içeceklerin fiyatı yükselme eğilimine girmeye başladı ve ramazan zammı olarak ifade edilmeye sürecine girdi. Hükümet yetkilileri, bu durumu önlemek için gıda sektörü mensuplarıyla bir araya gelip önlem almaya çalışsa da aşağıda açıklamaya çalışacağım sebeplerden dolayı fayda etmemişe benziyor, fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

Özellikle gıda enflasyonunun dirençli olması genel enflasyona negatif etkisi devam ediyor. Bu durumdan da en çok en düşük emekli aylığı alanlar, dar ve sabit gelirliler olumsuz şekilde etkileniyor. Ve bu ekonomik koşullarda eski ramazanlarda olduğu gibi iftar davetleri, yapılan ikramlar son derece sınırlı olacak gibi gözüküyor. Ramazan ayının en önemli yiyeceklerinden bir olan pidenin fiyatı 30 TL olursa diğer yiyecekleri de tahmin etmek zor olmasa gerek.

Ülkemizde gıda enflasyonu yaklaşık üç yılı aşkın bir süreden bu yana sürekli yüksek seyretmekte ve bunun için bazı yiyecek ürünleri ithal yoluyla tedarik edilmektedir. Çünkü ülkemizde yapılan üretimim gittikçe azaldığı, ekim alanlarının küçüldüğü, üreticilerin girdi maliyetlerinden dolayı üretim yapmamaları ve dolayısıyla ekim alanlarının boş kalması sebebiyle tarım ve hayvancılık sektörü gün geçtikçe küçülmektedir. Bundan birkaç ay önce üreticilerinin seslerini duyurabilmek için yaptıkları eylemleri hepimiz yazılı ve görsel basından izledik. Tüm bunların üstüne yaşadığımız kış sezonu da eklenince önümüzdeki süreçte gıda enflasyonunun daha da artacağı ve ülkemizde gıda krizi oluşacağını söylemek abartı olmayacaktır. Sorunun çözümü ancak ve ancak sıkı ve sürdürülebilir bir tarım ve hayvancılık projesinin acilen uygulamaya konulmasıyla mümkün olacaktır. Dışardan ithal ederek nereye kadar gideceğiz veya paramız nereye kadar yurt dışına gidecek. Dış ticaret açığımızın olduğu bir dönemde; ekim alanlarımız boş dururken, hayvanlarımız yem fiyatlarının yüksekliğinden dolayı erkenden kesime gönderilirken başta baklagiller olmak üzere bazı gıda ürünlerine veya canlı hayvan ithalatına para ödememiz ve kurlar yükseldikçe maliyetlerin de yükselmesiyle sorunun çözülmeyeceği kesindir.

Mübarek ramazan ayının en önemli özelliklerinden biri de fitre ve zekât ödemelerinin zamanında ve gerçek rakamlarla ödenmesidir. Dinimize göre sosyal adaletin sağlanmasında da fitre ve zekâtın önemi tartışılmaz bir konudur. Herkes varlığının kırkta birini ve fitesini günün ekonomik koşullarına göre (Dinimizin emrettiği şekilde) verse fakir ve muhtaç kimse kalmayacağı muhakkaktır. Âmâ maalesef ülkemizde yaklaşık on dokuz milyon kişi devlet yardımlarıyla yaşam savaşı vermektedir. İşte bu rakam zekât ve fitre aracılığıyla önemli ölçüde düşebilir.

Bir diğer konu da verilen iftar yemekleridir. İftar yemeği muhtaç olanlara verilmesi, aç olanların doyurulması esas alınarak yapılmalıdır. Âmâ günümüzde 5 yıldızlı otellerde genellikle reklam amacıyla verilmekte, büyük şirketler müşterilerini ağırlayarak menfaat esasına dayalı iftar yemekleri verilmektedir. Bu durum son derece yanlıştır.

İstanbul planlama ajansının ramazan ayı araştırmasına göre geçen yıldan günümüze temel mutfak harcamaları %45,75 artmıştır. Araştırma sonuçları aşağıdaki gibidir.

Temel ürün gruplarında 2024 Ramazan’ı mutfak harcamaları 7.249 TL tutarken, bu maliyet 2025’in Ramazan ayında 10.565 TL’ye yükseldi. Yıllık artış %45,75’i buldu.

Mercimekte %51,61, kırmızı ette %55,10’luk artış kaydedilirken, Ayçiçek yağındaki artış %62,28 olarak ölçüldü.

En yüksek maliyet farkı %121,79 ile kahvede gerçekleşti, en düşük farksa %9,75 ile salçada kaydedildi.

Konuyla ilgili olarak Ziraat odaları birliği başkanı Sn. Şemsi Bayraktar’ın ifadesine göre ise fiyat artışları baz alınmış.

Bayraktar, geçen yılla bu yılın ramazan ayı öncesindeki fiyatları değerlendirerek, “Bu yıl markette 39 ürünün 36’sında fiyat artışı, 2’sinde fiyat düşüşü olurken, 1 ürünün fiyatı değişmedi. Markette en fazla fiyat artışı yüzde 160,2 ile beyaz lahanada görüldü. Beyaz lahanadaki fiyat artışını yüzde 94,1 ile kabak, yüzde 80,9 ile limon, yüzde 62,5 ile yumurta izledi. Markette fiyatı düşen ürünler ise yüzde 18,1 ile patates ve yüzde 1,5 ile karnabahar oldu. Geçtiğimiz yılın ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten beyaz lahanayı 2,6 kat, kabağı 1,9 kat, limonu 1,8 kat ve yumurtayı 1,6 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar” ifadelerini kullandı.

Geçen yıl ile bu yılın ramazan ayı öncesine göre, üreticide 31 ürünün 26’sında fiyat artışı, 4’ünde fiyat düşüşü olduğunu, 1 üründe fiyat değişiminin yaşanmadığını aktaran Bayraktar, üreticide en fazla fiyat düşüşünün yüzde 27,8 ile zeytinyağında görüldüğünü kaydetti. Bayraktar, üreticide en fazla fiyat artışının ise yüzde 594,4 ile limonda görüldüğünü hatırlattı.

Bayraktar, şubatta üreticide 33 ürünün 18’inde fiyat artışı, 7’sinde fiyat düşüşü görüldüğünü, 8 üründe ise fiyat değişimi olmadığını belirtti. Üretici fiyat değişimlerinin nedenlerini değerlendiren Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:

“Limonun dallarda azalması nedeniyle hasadı da azaldı. Yaşanan don olayı narenciye çiçek ve sürgünlerin yanmasına, zarar görmesine sebep oldu. Gelecek yıl ürün rekoltesinde de azalma olacağı tahmin ediliyor. Patateste, Çukurova bölgesinde nisan sonu gibi hasat edilmesi planlanan ürünlerde, dondan dolayı yüzde 100’e yakın hasar olması bekleniyor. Kuru soğanda sezon sonu geldi, depolarda 1 aylık ürün kaldı, bu sebeplerle ürün fiyatı yükseldi. Mandalinanın yüzde 90’ı hasat edildiği için ürün azaldığından fiyatlar yükseldi.”

Bayraktar, girdi fiyatlarına da değinerek, gübre, yem ve mazot fiyatlarındaki artışa dikkati çekti.

Yukarıda da bahsetmeye çalıştığım gibi tarım ve hayvancılık sektörünün sorunlarının acil olarak çözümlenmesi ve enflasyonun düşürülmesi sağlanmadıkça gıda sıkıntısı baş gösterebilir.

Kaynak: Ekonomi Gazetesi

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.