CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında konuştu.
Özel'in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Bizden adaylaşamayan bütün belediye başkanlarına listelerde yer verildi. Pek çoğunu YSK düşürdü. Biz Bilecik Belediye Başkanımızı ittifakla seçmiştik. Seçime 1,5 ay kala AK Parti ile birlikte Melek Mızrak Subaşı düştü, Bilecikliler tam mutabakatla seçtiler.
Seçim sonrası ilçe seçim kurullarında itirazlarımızla AK Parti ile MHP ile oylar kullanıldı, sustuk bekledik. Bugün partimizin çağrısıyla arkadaşlarımızla görüşen birisi baba ocağına dönüyor diye CHP ile kavga etmeye çalışanlara şunu söyleyim; ben iktidar dışında kimseye muhalefet etmem, siz istiyorsunuz diye de sizle kavga etmem.
Pazar günü CHP'nin tekrar seçimlerde adayları vardı. 3 seçimde iddia koyduk, iki ilçeyi kazandık. Siz ne yaparsanız yapın, İstanbul'da Ekrem Başkan'ın kazandığı ilk seçimi kabul etmeyip yenilerseniz, Pınarbaşı'nda da aynı şey oldu. Pınarbaşı zorbalığa başkanımı yedirmem dedi.
MHP için kritik önemdeki bir yer. MHP'liler emin olsun, Alparslan Türkeş'in memleketini CHP kazandı diye MHP'lilere hürmetsizliğimiz olmaz. Herkes bilsin ki sizin hukukunuz önce bana sonra da Deniz Yağan'a emanettir. CHP gerilimden beslenen bir parti değildir. Siyasi rakipleri düşman bilmeyiz.
Sayın Bahçeli'nin bugün kullandığı tüm ifadeleri, onları metne yazan bütün MHP'lilerin yakından bildiği ve yaka silktiği iki ismin kusur. Devlet Bey'in de canı sağ olsun.
Rize'deydik. Çay üreticisinin sesi duyurmak için oradaydık. Zeytinin fiyatı çayın fiyatıyla aynıyken, çayı 17 liradan alıyorlar. Rize sonuna kadar itiraz ediyor. Maliyeti sordum; 19 diyen de var 21 diyen de. 19 lira maliyetinin bile fiyatı değil. Çay kanunu verdik. Son kanun 14 Mayıs'ta oylandı ve reddedildi.
Önerimiz satılan çaylar da dahil olmak üzere 8 lira fark en geç bir ay sonra ödenmeli, birinci sürgün 25 lira olarak ödenmeli. Taban fiyat uygulamasına geçilmeli, çayın taban fiyatı 25 lira olmalıdır.
İki ay önce yapılan seçimlerde bütün Türkiye karar verdi. 81 ilde seçimlere girdik, bunların 30 büyükşehrin 14'ünü kazandık, 21 il belediyesi kazandık. Her ili kazanamadık, kazanamadığımız yerlerde nasıl kazandırdığın muhasebesini yaptık.
Hakkari de kararını verdi. Hakkari'de her iki kişiden birinin oyunu alan Mehmet Sıddık Akış seçildi. Dün bir operasyonlar Hakkari Valisi'nin göreve atandığını gördük.
İlgili iddianame 201 yılında başlayan soruşturmaya ait. Dava 2014'te açılmış. 14 yıllık mesele. İddianameyi hazırlayan savcı FETÖ'den firarda. İddiaları ispat imkanı yok. Dün yeni bir soruşturma açılıp, belediye başkanı yeni soruşturmaya istinaden gözaltına alınıp, suçu varsa, kaydı varsa, delil varsa elbette cezalandırılabilir ama usul yöntem bellidir.
Kayyum atamak Hakkari halkının kararına saygısızlıktır. Bir kanun hükmünde kararnameyle terörle ilişkiliyse kayyum atarım, içlerinden seçtirmem. Bu anlayış AK Parti'yi, Cumhur İttifakı'nın 31 Mart günü seçimlerde aldığı hezimetin en önemli birkaç sebeplerinden birisidir. Milletin iradesine saygısı olmayanın milletin gönlünde yeri olmaz.
Ahmet Türk ziyaretime geldi. Kendisi Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı. 2014'ten beri. Türkiye'de büyükşehir kanunu çıktığından beri Mardinliler Ahmet Türk'ü seçiyor. İrade bu kadar net. O günden bugüne 10 yıl 2 ay, bugünden sonra 5 yıl yapması lazım.
Ama 2 yıl 4 ay belediye başkanlığı yapmış. Sonra o valiler, Süleyman Soylu'ya 30 bin liralık tespihler verip faturayı belediyelere ödetiyorlar. Sadece iddiayla kayyum atamak, yerine valiyi atamak demokrasiye yakışır değildir.
Hakkari'de atanan kayyumu da, Mardin'deki niyeti de CHP'nin belediyesine atanmasına nasıl tepki veriyorsak öyle veriyoruz. Sana göre bana göre demokrasi olmaz.
Burası bir hukuk devletiyle anayasaya uyacağız. Anayasa'ya aykırı kanun, kanun hükmünde kararname varsa, görev CHP'nindir. Bu rejim 16 Nisan referandumunda başladı. İlk yapılacak seçimde yetki kanunu çıkarıldı. 60 gün içinde inceledik, tuğla gibi başvuru yaptık. Bizim 60 günde iddia ettiğimiz aykırılıkları AYM 6 yılda inceledi.
AYM kararı, belediyelerin Cumhurbaşkanlığı kararıyla kurulmasından Adalet Bakan'ın HSK'da görev almasına, TRT'ye taşınmazların devredilmesine, özel şirket kurmasına, Merkez Bankası Başkanı'nın atanması düzenlemesini iptal etti.
Huzur hakkı, ek gösterge, Yargıtay'ın yapısı, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın mülklerinin devri, TRT'ye arsa tahsisi, BTK'nın yapısı, Bakan müşavirlerinin atanması, HSK'nın yapısına dayanak teşkil eden tüm düzenlemeler, ne kadar kurum varsa Ekonomik Sosyal Konsey dahil, RTÜK Genel Müdürü'nün maaşı dahil, RTÜK'ün şirket kurmasına kadar devlette yaptıkları her şeyi iptal etti. 1 yıl da zaman verdi.
Dün akşam itibariyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kolonları kesiktir, temeli kumdandır, devleti sakatlamışlardır. AK Parti ile MHP'nin anayasa tanımazlığı sebeptir. Sayın Erdoğan yaptığınız her şeyi Anayasa Mahkemesi iptal etti.
Meclis'te 1 sene içinde kanun olarak çıkmazsa devlet kolonsuz, kirişsiz kalacaktır. Anayasa istemek için önce mevcut anayasaya uymak gerekmektedir.
Afet sırasında orduyu göreve davet edemedi. Depremden sonra bir yıl içinde 650 bin konutun teslim edileceğini söylediler. Ancak 79 bin konut verdiler. Yani yüzde 10'unu verdiler. Orta hasarlı konutlar var. '5 Nisan 2024'e kadar konut güçlendirme ruhsatı alın' dediler.
Paralarını verdiler, kredi aldılar. Şimdi 'konutunu güçlendirmişsin ama biz burayı rezerv alanı ilan edeceğiz' diyorlar. Hatay'da rezerv alana büyük bir isyan var. Bunun için rezerv alanı konusundaki mağduriyetin ortadan kalkması, sesinin duyulmasını istiyoruz.
İnsanlar devletten, adam kayırmacılık olmasın, adalet istiyoruz diyorlar. Adalet askıda diyor insanlar. Hata yapan kamu görevlileri yargılansın diyor deprem bölgesinde insanlar. Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı'na adalet gelmezse bu hepimizin ayıbıdır.
Antalya Kepez'de yaşanan teleferik kazasında 1 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Bu olayla ilgili 1 kişi hayatını kaybetti ancak CHP'li olduğu için içerde tutuluyor. Ancak depremde Palmiye Sitesi yıkılıyor; 150 kişi hayatını kaybediyor. Bu olayla ilgili AK Partili olduğu için sorumlular dışarda gezebiliyor. Böyle düzene yazıklar olsun.
Bugün bir yıkımın da yıldönümü. Sayın Bakan Nebati'den kurtuluşun, Sayın Bakan Şimşek'e tutuluşun yıldönümü. Önceki gittiğinde dolar 20 TL'ydi, bu rasyonelin döneminde dolar 32 TL. Enflasyon ise yüzde 70'lere çıktı. Son 18 ayın en yüksek enflasyon oranıdır bu.
Enflasyonun düşmesi demek fiyatların düşmesi demek değildir. Enflasyon ancak eksi olursa fiyatlar düşmeye başlar.
Açlık sınırı 19 bin liradır. Emeklilerin ortalama maaşı 12 bin 500 liradır. Emeklilerin maaşları, açlık sınırının altındadır. Türkiye, Avrupa'da enflasyon oranında en yüksek ülkedir. Devlet ilkokul öğretmenine 20 yıllık ne veriyorsa, özel sektördeki öğretmene de onu vermelidir.
Öğretmenler asgari ücrete mahkum edildi ve ona isyan edildiler. Deprem bölgesinde çalışan öğretmenler, öğrencilerin göçmesiyle eksik kaldılar. Onların da ek atama talepleri var. Onların sesini duyurmak da CHP'lilerin boynunun borcudur.
Staj çırak mağdurları ortada duruyorsa, kimse dinlenmeden yine kötü bir eğitim sistemi bu millete dayatılıyorsa, onların sesini duyurmak CHP'nin boynunun borcudur. Normalleşmek budur. Beklenti, CHP'nin toplumun her kesiminin sesini duyurmasıdır. Söz verip unuttuğun uzman çavuşun, öğretmenin, polisin sesini duy, elinden tutan mı var?
Normalleşme demokrasi demek, normalleşme yumuşamak demek. Türkiye bir yol ayrımında milletten aldığımız vazifeyi almak boynumuzun borcu. Birileri yumuşama deyip, kırmızı çizgilerim var deyip, Anayasa'yı tanımamayı, toplantı ve gösteri hakkığını gasp etmeyi kırmızı çizgi görüyorsa orada bir yumuşamadan bahsedilemez.
Hasta yükümlülerin büyük bölümü içerdeyse, birileri Anayasa'ya uymamayı normalmiş gibi davranırsa orada yumuşamadan bahsedilemez.
Özgüvenli bu siyasete ayak uyduramayanlar, CHP'nin 47 yıl sonra 1. parti olmasını görmek istemeyenler, görmeyenler, Atatürk'ün partisini 100 yıl sonra ikitidar yapacağı inancına sahip olmayanlar bizim yolumuz nereye yürüyeceğimizi bilenlerin yoludur. “
www.ekonomigundemi.com.tr