Meme kanserinin tüm kanser türleri içinde insanda en sık görülen kanser türü olduğunu vurgulayan Medicana Sağlık grubu uzmanları, Meme Kanseri Farkındalık ayı dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
''Meme kanseri tedavilerinde başarı oranı arttı''
Meme kanserini kısaca, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birisinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlayan Medicana Ataköy Hastanesi genel Cerrahi Uzmanı, Prof. Dr. Mehmet Karabulut, “Hastalığın evresi ve hastanın özelliklerine göre tedavi şekli değişmektedir. Memede daha önce görülmeyen bir asimetri, şişlik görülmesi ve ele bir kitle gelmesi gibi belirtiler bulunuyorsa meme kanseri ihtimali dolayısıyla doktora mutlaka başvurulması gerekir. Hastalığın evresine, hastanın özelliklerine ve genel sağlığına bağlı olarak tedavi seçenekleri bir veya birden fazlasını içerebilir. Bunlar cerrahi, radyasyon tedavisi, hormon tedavisi, kemoterapi veya hedefe yönelik tedaviler içerir” diye konuştu. Son yıllarda cerrahi ve radyoterapi tekniklerinin gelişmesi, kemoterapiye ek olarak immünoterapi ve akıllı ilaçların kullanımı ile meme kanser tedavisinde çok büyük aşamalar kaydedildiğinin altını çizen Prof. Dr. Mehmet Karabulut, “Mastektomi genelde meme kanser tanısı konmuş ya da kanser olma riski yüksek memede kitlesi olan hastalara uygulanır. Ayrıca fibroadenom gibi iyi huylu kitleler, medikal tedaviye cevap vermeyen granulomatöz mastit gibi meme dokusu iltihaplarında mastektomi yapılabilir.” şeklinde konuştu.
Stresten uzak bir yaşam terci edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Karabulut, “Ailede meme kanseri olup kendisinde BRCA gen pozitifliği olan bireylerde meme kanserinden korunmak için mastektomi yapılabilir. Meme Kanserinden korunmka için stresten uzak hareketli yaşam tarzı benimsenmeli (Haftada en az 3 saat egzersiz önerilir), sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınmalı, kiloyu kontrol ederek obeziteden kaçınılmalı, hazır ve fast food tarzı gıdalardan uzak durmalı, sebze ağırlıklı Akdeniz beslenme alışkanlığı edinilmeli, radyasyonlu ortamlardan kaçınılmalı, hormon tedavilerini sınırlı kullanmalı, emzirmeyi uzun tutmalı (en az 6 ay).” dedi.
''Meme kanserinde hedefe yönelik tedavi''
Meme kanserinde cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormon tedavisi tedavi şekillerini oluşturmakta olduğunu söyleyen Medicana Ataşehir Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Türkan Öztürk Topçu, bunun yanında bazı meme kanseri türlerinde, kanser hücrelerinin belirli hedeflere yönelik ilaçlarla tedavi edilmesi gerektiğini söyledi.
Her iki pozitif meme kanseri gibi durumlarda hedefe yönelik tedaviler kullanıldığını belirten Topçu,şunları söyledi:
''Meme kanseri tedavisindeki yeni gelişmeler arasında daha çok hedefe yönelik tedaviler, kişiye özel tedavi planları, daha az yan etki ve daha yüksek tedavi başarısı gibi iyileştirmeler bulunmaktadır. 'Genetik testler ve moleküler profillemeler, hastanın kanser hücrelerinin özelliklerini daha iyi anlamalarına ve tedaviyi daha iyi yönlendirmelerine yardımcı olur. Mastektominin meme dokusunun tamamen veya kısmen çıkarıldığı bir cerrahi prosedürdür. Mastektomi, meme kanseri teşhisi konulduğunda ve kanser tümörü büyükse veya diğer tedavi seçenekleri etkili olmayabilirse bir tedavi seçeneği olarak kullanılabilir. Kısmi meme çıkarılması, bazı durumlarda uygun değildir. Özellikle büyük tümörler veya tümörlerin meme dokusunun farklı bölgelerine yayılması durumunda, mastektomi tercih edilebilir.”
Multidisipliner bir yaklaşımın önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Türkan Öztürk Topcu, “Tedavi planı, bir multidisipliner sağlık ekibi tarafından belirlenmeli ve hastanın onkoloğu veya cerrahı ile ayrıntılı olarak tartışılmalıdır. Mastektomi öncesinde ve sonrasında hastaların psikolojik ve duygusal destek alması da önemlidir, çünkü bu ameliyat bazen duygusal zorluklara yol açabilir.” şeklinde konuştu.
Meme Kanserinden korunmak için neler yapmalı?
Meme kanserinden korunmak için sağlıklı yaşam tarzı ve düzenli taramalar ile önlemler alınması gerektiğini belirten Doç. Dr. Topcu; “Kendi kendinize meme muayenesi, düzenli mamografi taramalarını yaptırmak, daha fazla meyve, sebze, tam tahıllar ve az yağlı protein kaynakları içeren besinler tüketmek, haftada en az 150 dakika orta düzeyde aerobik aktivite veya 75 dakika yüksek yoğunluklu aerobik aktivite yapmak, ideal vücut ağırlığını korumak ,alkol ve sigaradan, hormon replasman tedavilerinden uzak durmak en önemli önlemleri oluşturmaktadır. Emzirmek, stres yönetimini iyi yapmak da meme kanseri için önleyici etkiye sahiptir.” dedi.
Meme kanserini erken teşhis etmek için en yaygın kullanılan yöntemlerden birinin mamografi olduğunu belirten Prof. Dr. Türkan Öztürk Topçu, “Mamografi, röntgen görüntülerini kullanarak meme dokusunu incelemeyi sağlar. Kadınlar genellikle 40 yaşından itibaren düzenli mamografi taraması yaptırmalıdır. Kadınlar, düzenli olarak meme kendini muayene etmelidir. Bu, potansiyel meme değişikliklerini veya yumru tespit etmek için faydalı olabilir. Düzenli olarak bir meme uzmanı tarafından meme muayenesi yapılmalıdır. Bu erken teşhis için önemlidir. 40 yaşından itibaren kadınlar düzenli mamografi taraması yaptırmalıdır. Ancak, aile geçmişi, genetik faktörler ve kişisel risk faktörleri gibi durumlar göz önüne alındığında, bazı kadınlar için bu yaş daha erken olabilir.” diye konuştu.
Uzmanlar hangi durumlarda doktora başvurmak gerektiğini şöyle açıkladı:
''Meme dokusunda herhangi bir değişiklik, doku kalınlaşması, şişlik, sertlik, düzensizlik. Meme dokusunda, bir yumru veya sertlik hissederseniz. Göğüslerinizde sürekli veya düzenli olarak ağrı veya rahatsızlık hissi. Memeden kanlı, sulu veya diğer anormal akıntılar gelmesi. Meme derisinde kızarıklık, şişlik, pullanma veya kabuklanma gibi değişiklikler. Meme başında çekilme, içe doğru batık veya başın şeklinde değişiklikler. Meme kanseri bazen ağrısız olabilir, bu nedenle herhangi bir anormal doku veya kitleyi gözlemlemek önemlidir. İki meme arasında belirgin bir asimetri veya görünür farklılık. Koltuk altı veya boyun bölgelerinde lenf düğümlerinde şişlik.''
''Doğum yapmak ve emzirmek meme kanseri riskini azaltıyor''
Meme kanserinin genelde daha geç yaşlarda olduğunu ifade eden Medicana Ataköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. İnci Öz, “Hormon etkisini azaltmak için tedavi sırasında hastanın adeti ilaçla kesiliyor. Ancak genç hasta tedavisi tamamlandıktan sonra gebe kalabilir. Gebelikte takip devam ediyor.” diye konuştu. Kemoterapi ve radyoterapi görecek hastalarda tedavi öncesi yumurta dondurmanın önerildiğini ifade eden Op. Dr. İnci Öz, gebelikte hastanın takibini jinekolog ve onkolojinin birlikte yapması gerektiğini ifade etti.
Meme kanseri hastalarının ve kızların mutlaka genetik risk testi yaptırması gerektiğini vurgulayan Doğum yapmanın ve emzirmenin meme kanseri riskini azalttığını ve aynı şekilde yeniden ortaya çıkma riskini de düşürdüğünü belirten Op. Dr. İnci Öz, “Meme kanseri hastaları ve kızları, kız kardeşleri ve anneleri mutlaka genetik risk testi BRCA gen analizi yaptırmaları gerekiyor. Meme kanseriyle birlikte yumurtalık ve rahim kanseri riskini de görmek için mutlaka bakılması gerekiyor.” açıklamasında bulundu.
Meme kanseri olan hastaların tedavi sürecini tamamladıktan sonra gebelik düşünmesini tavsiye eden Op. Dr. İnci Öz, “Tedavi sürecinde hastanın rahatsızlığı devam ediyorsa bu süreç gebelik açısından riskli olur.” şeklinde konuştu. Aslında meme kanseri görülme yaşının genellikle hastaların doğumlarını tamamladığı bir yaşta olduğu için genel olarak hastalara tedavi sürecinde hormon duyarlı tümörlerde özellikle hastayı ilaçlarla menopoz sürecine sokarak tedavi yapıldığını belirten Op. Dr. İnci Öz, “Hastalar doğal olarak menopoza girdiğinde zaten ayrıca ilaç verilmiyor. Fakat tedavide kullanılan ilaçların yan etkileri nedeniyle düzenli olarak rahim ve yumurtalıklarına bakılarak takip edilmektedir.” dedi. Meme kanseri için ilk tanı alındığında genel cerrahi tarafından değerlendirildiğini söyleyen Op. Dr. İnci Öz, “Hastanın evresine göre cerrahi yapıldıktan sonra medikal onkoloji, genel cerrahi ve jinekologlar tarafından takip ediliyor.” diye konuştu. Meme kanseri ve rahim yumurtalık kanserleri gebetik olarak geçişli hastalıklar olduğuna dikkat çeken Op. Dr. İnci Öz, “Genetik olarak yatkın olan bu bireylere profilaktik meme cerrahisi ve rahim yumurtalık cerrahisi belli bir yaşın üzerinde veya daha erken önerilebilir. Tüm dünyada bu oldukça yaygın olarak yapılmaktadır.” açıklamasında bulundu.
İleri evrelerde tedavi hastaya göre yönetiliyor diyen Op. Dr. İnci Öz, Meme kanserinin hastanın evresine ve gebeliğin hangi dönemde olduğuna göre değerlendirildiğini dile getirerek “Gebeliğin 12. haftasında tespit edildiğinde hastayla rahatsızlığın ilerleme süreci ve riskleri konuşulmalıdır. Gebeliğin 2. ve 3. döneminde genel olarak gebeliğin sonlanmasını takiben tedaviye başlanmaktadır. Hastalığın evresi de bu yaklaşımlarda önemlidir. İleri evrelerde tedavi hastaya göre yönetilmektedir.” şeklinde konuştu.
Doğum sayısı, emzirme sayısı ve süresinin meme kanseri, rahim ve yumurtalık kanserlerinde koruyuculuğu yüksek önemli faktörler olduğunun altını çizen Op. Dr. İnci Öz sözlerini şöyle tamamladı: “Düzenli jinekolojik muayene çok önemlidir. Muayenelerin düzenli yapıldığı hastalarda rahim ağzı kanseri riski çok azalmakta ve tedavisi kolaylıkla yapılmakta. Hastalar da tamamen iyileşmektedir. Yine düzenli jinekolojik muayeneyle menopoz döneminde olan rahim içi ve yumurtalık kanserini erken evrede yakalayarak hastanın tedaviye olan cevabını arttırmak ve iyileştirmek mümkündür.”
EKONOMİ GÜNDEMİ