İYİ Parti İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir, Hayvanları Koruma Kanunu ile ilgili yapılacak değişiklik teklifi hakkında TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Tasarı için “Katliam teklifi” yorumunda bulunan Özdemir, “Bizlerden hayvanların vahşetle ölmesini kabul etmemiz bekleniyorsa peşinen söylüyorum ki, bunu asla kabul etmeyeceğiz. Ettirmemek için de direneceğiz.” dedi. Teklifin gerekçesindeki ifadelerde çelişkiler bulunduğunu belirten Özdemir, öldürme odaklı bir durumla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Ötanazinin, dünya genelinde uygulaması yasaklanan, bazı ülkelerde ise sınırları ve çerçevesi son derece titiz kurallara bağlanmış bireysel bir tercih olduğunu vurgulayan Özdemir, “Oysa önümüze getirilen tasarıda ötanazi ibaresinin kullanılması, uyutma ve vahşeti örtbas etme çabasıdır.” şeklinde konuştu.
Teklifin gerekçesindeki “Mevcut Kanun ile hayvanların toplanması ve rehabilitasyonuna ilişkin sorumluluk belediyelere verilmiş, ancak gerekli denetim mekanizmaları tesis edilemediğinden, ilgili kuruluşlar, üzerine düşeni tam anlamıyla yerine getirememiş ya da mevzuatın dar yorumlanması sebebiyle çözüme katkı sunmak istedikleri halde, mevzuatla kendilerine çizilen sınırları geçemediklerinden popülasyon her geçen gün katlanarak artmaya devam etmiştir.” şeklindeki ifadeyi aktaran Özdemir, “Türkçeye çevirirsek ne demek bu? ‘Biz kanun yaptık ama gerekli denetim mekanizmalarını tesis edemedik’ demektir. Bunu itiraf ediyorlar.“ dedi.
Gerekçede belirtilen diğer bir hususun, hayvandan insana bulaşan hastalıklar olduğuna işaret eden Özdemir, “Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde hayvandan insana geçen Zoonoz Hastalıklara yakalanan kişilerde en yüksek oranı Brusella oluşturmaktadır. Brusella’ya sebebiyet veriyor diye tüm inekleri öldürüyor muyuz? Hayır.” ifadesini kullandı.
Büyük şehirlerin bir bölümünde büyük barınaklar inşa edildiğini ancak binlerce hayvanın yeterli hijyen sağlanarak bakılmasının mümkün olmayacağını kaydeden Özdemir, “Dolayısıyla, iyi niyetlerle hizmete sokulan pek çok bakımevi, maalesef bir süre sonra hayvanlar için toplu ölüm merkezleri haline dönüştü. Büyük bakımevlerinin olduğu illerde, yıl içerisinde binlerce kısırlaştırma yapılması gerekirken, rakamlar çok düşük kaldı. Bu da üreme-katledilme döngüsünü beraberinde getirdi.” dedi.
Kırsalda yaşanan üreme sorununun da göz ardı edildiğini; merdiven altı hayvan üretiminin, internetten satışların ve yurda kaçak hayvan sokulmasının engellenmediğini vurgulayan Özdemir, kırsalda gömülen hayvanların yaratacağı bulaşıcı hastalık riskine karşı da teklifte bir çözüm yer almadığını kaydetti.
“Çözüm; doğanı öldürmek değil, doğmayı engellemektir.” diyen Özdemir, “Çözüm için, 1393 belediyede 264 iş gününde, günde 11 kısırlaştırmayla 4 milyon hayvan kısırlaştırılırken, öldürmek niye?” diye sordu.
www.ekonomigundemi.com.tr