Stockholm, 19 Mart (Hibya) – Dünya genelinde ahşap binalarının yüksekliği her geçen gün artarken, bu da inşaat ve teknolojide yenilikler gerektiriyor.
İsveç'in Skara bölgesinde 105 metre yüksekliğindeki ahşap rüzgar enerjisi santralinin arkasındaki mühendis David Olivegren, bunun çalışması için ağırlıkları ve kuvvetleri düşünmeniz gerektiğini söylüyor.
Skara'daki rüzgar santralinin ahşaptan yapılmış ve neme karşı korumak için su geçirmez bir boya ile boyanmış. Mühendisler bu sayede kulenin jeneratör ve rüzgar türbinindeki diğer hareketli parçalardan çok daha uzun ömrünün uzun olmasını umuyor.
Norveç'teki tarihi ahşap kiliselere dikkat çeken David Olivegren, bunların şu ana kadar bin yıldır ayakta durduklarını ve koruyucu boyalarının olmadığını söylüyor.
Yapı malzemeleri profesörü Magnus Wålinder da araştırmaların aynı yöne işaret ettiğini İklim açısından bakıldığında ahşap en iyi yapı malzemesi olduğunu söylüyor.
Magnus Wålinder ''Her beş günde bir yeni bir Paris inşa ediliyor ve bu binalar çoğunlukla çelik ve betondan yapılıyor ve bu da çok büyük karbondioksit emisyonlarına neden oluyor. Ahşap ise tam tersi bir etkiye sahiptir. Atmosferden karbon alıp depolarlar'' diyor.
Ahşaptan yüksek binalar inşa etmek yeni bir şey. İsveç'in en yüksek ahşap binası olan Skellefteå'daki Sara kültür merkezinin mimarlarından biri olan Oskar Norelius, en büyük zorluğun sektördeki deneyim eksikliği olduğunu, bunun yanısıra öngörülemeyen maliyetler ortaya çıktığında inşaat süreçlerinin daha pahalı hale gelebileceğini söylüyor.
Oskar Norelius, yangın güvenliği ve akustiğin farklı olacağını, ahşapın da biraz daha fazla yer kapladğına dikkat çekerek ''Ama artık Avrupa'da 100 metrelik ahşap evler planlanıyor. Bundan daha yüksek bir bina inşa etme vizyonları var, ancak bu biraz daha zaman alacak'' diyor.
www.ekonomigundemi.com.tr