DEVA Partisi Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikaları Başkanı Cem Avşar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında, 3 Haziran’da göreve başlayan 67. hükümetin deprem, afet ve risk yönetimi, şehircilik, ulaştırma ve altyapı çalışmaları konularında ilk 100 gününü değerlendirdi.
Hükümetin seçim beyannamesinde yer alan vaatleri, bu vaatlerin ilk 100 günde ne kadarının hayata geçtiğini ve sonuçlarını ele alan Avşar, bununla değindiği konularda çözüm önerilerini de paylaştı.
“Nereden tutsak elimizde kalıyor”
Avşar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bakanın katılımıyla ilan 3 Mart’ta bir toplantı ile ilan edilen modele ilişkin, “Amaç, deprem sonrası oluşan durumun çevre, şehircilik ve iklim değişikliği perspektifinden izlenmesi ve yönetimi ile şehirlerin yeniden inşası sürecinde uygulanacak politikaların belirlenmesi ve yürütülmesi çalışmalarına akademik ve teknik katkı sunmaktı. Bu kapsamda akademisyenler, bürokratlar ve uzmanlardan oluşan 159 üyeden 13 alt kurul oluşturuldu. Çalışma ofisleri kuruldu, toplantılar, saha incelemeleri, çalıştaylar yapıldı ve birçok karar alındı. Bu model daha sonra seçim beyannamesi olarak geliştirildi ve kamuoyuna sunuldu.” dedi.
“Devletin kaynağı, zamanı, insanı bu kadar mı ucuz?”
Seçim öncesi başka seçim sonrası başka bir dünya ile karşı karşıya olduğunu öne süren Avşar, şunları kaydetti:
“Devlette devamlılık esastır ilkesi bir yana siz aynı partinin ve aynı politikaların mensupları değil misiniz? Devletin kaynağı, zamanı, insanı bu kadar mı ucuz? Ve şimdi yeni bir şura… ‘Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şurası’. Arkadaşlar, hep aynı oyun… Dostlar bizi alışverişte görsün, çalışıyoruz. Allah aşkına sayın Bakana soruyorum, 99 depreminden bu yana konu ile ilgili yapılmamış bir plan, bir çalıştay, bir şura, bir program kaldı mı? Neyi konuşuyorsunuz? Sorun da çözüm de belli değil mi? Lafügüzaf…”
Avşar, seçim beyannamesinin 6 başlıktan oluştuğuna değinerek, “Şöyle ki; birinci başlıkta afetlere karşı dirençli toplum ve şehirlerin oluşturulmasından bahsediliyor. İkinci başlık ‘kurumsal ve teknik kapasitenin geliştirilmesi’ ile ilgili. Üçüncü başlıkta afetlere karşı risklerin azaltılmasından bahsediliyor. Dördüncü alt başlığa geldiğimizde; STK’ların ve özel kesimin kriz yönetimi kapasitesinin artırılmasını görüyoruz. Bu başlıkta etkin iş birliklerinin kurulacağını, rehberlerin hazırlanacağını, destek ve hibe programlarının geliştirileceğinden söz ediliyor. Sadece şunu öğrenmek istiyorum, gerçekten STK’lar sürece dahil dahil ediliyor mu? Mesela TMMOB bu işin neresinde?” diye konuştu.
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli asrın felaketinin yol açtığı zararların giderilerek yaraların sarılması konusunun beşinci madde olduğunu söyleyen Avşar, “Altıncı ve son başlık; İstanbul ve Marmara Bölgesi başta olmak üzere özel önem arz eden bölgeler için risk azaltılmasını konu etmektedir.” şeklinde konuştu.
Vaatleri özetleyen Avşar, mevcut bazı iyi uygulamalardan da bahsetti. Avşar, sözlerine şöyle devam etti:
“Deprem bölgesinde konut inşası, yerinde dönüşüm vb. uygulamalar, İstanbul depremi için paydaşlarla bir araya gelinmesi, deprem yasası çalışmaları, yapı inşasında zemin hassasiyeti gösterilmesi, bazı muafiyetler, borç ve vergi silinmesi, konteyner kent, kira yardımı vb. barınmaya yönelik çalışmalar, yangın müdahale araç-gereç ve ekipmanlarında iyileştirmeler, kara, deniz, hava ve demir yollarında hem ticari anlamda hem de yolcu taşımacılığı bakımından bir dizi gelişmeler sayılabilir.”
“Ölümlü’ kira kavgası istatistiği”
“Seçim öncesi performansın seçim sonrası icraata hiçte yansımadığını toplumun içinde bulunduğu durum bize açık ve net bir şekilde göstermektedir.” diyen Avşar, konut krizinden, hükümetin politikalarından, “Ölümlü’ Kira Kavgası İstatistiği” diye bir kavramın oluştuğundan, son bir yılda 15’ten fazla cinayet, onlarca yaralama ve adli vakadan bahsetti.
“Sorunun arz talep dengesizliği olduğunu ve konut arzı noktasında hükümetin maalesef iyi bir sınav verememektedir” diyen Avşar, şu ifadeleri kullandı:
“Mesela yüzyılın en büyük sosyal konut projesi olarak ilan ettikleri ve 2 yılda teslimat sözü verdikleri “İlk Evim İlk İşyerim” sosyal konut projesinde çoğu yerde temel dahi atılmadığı görülmektedir. Sürekli vaat ve proje açıklanmakta ancak uygulamada karşılığı bulunmamaktadır. Seçim vaatleri, sosyal konut projeleri, diğer kamusal hizmetlerin çoğu unutulmuş, var olan kaynaklar, bir sonraki seçim için göstermelik projelere aktarılmıştır.”
Avşar, deprem konusuna ağırlık veren konuşmasında “Deprem çok boyutlu (ekonomik etkileri, sektörel ve sosyal etkileri, kadın, eğitim, gençlik, sağlık, çevre, kültür vb.) ele alınmamakta ve sadece konut inşa olayına bakılmaktadır. Deprem sonrasında su temini ve hijyen sorunları devam etmektedir. Bina hasar tespit çalışmaları istenilen standartlara göre yapılmamakta ve adli vakalara yol açmaktadır. Koordinasyon eksikliği devam etmekte ve bütüncül karar destek sistemi altyapısı oluşturulamamıştır. Kitlesel göç ile ortaya çıkan riskler tam olarak belirlenmemiş ve gerekli tedbirler alınmamıştır.” dedi.
Açıklamasında hükümete seslenen Avşar, Bu yol, yol değildir. Bir an evvel bu yaklaşımınızdan vazgeçin müzakere ve istişare zemini oluşturun. Yine de adet edildiğimiz üzere konu ile ilgili birkaç hayati öneme haiz çözüm önerimizi sunacağım.” diyerek çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:
“Konut Finansman Kurumu” modeli ile karşılanması ve arz-talep dengesinin sağlanması, siyaset üstü bir yaklaşımla ortak akıl ürünü ve kapsamlı bir deprem kanunu, masa başı çalışmalardan ziyade, sahada kurumsal yapılar ve liyakatli kadrolarla icraata koyulması, bilinçlendirme ve farkındalık oluşturma kampanyası başlatılması, işbirliği ve birlikte çalışma kültürü oluşturulması, seferberlik ruhu ile gerekli teknik altyapı çalışmalarını tamamlayarak ülkenin bir bütün olarak depreme hazır olması.”
EKONOMİ GÜNDEMİ