FATMA ELİF BEYHAN – 11.11.2023 – HİBYA – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’nde konuşma yaptı.
Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Toplantımızın Filistinli kardeşlerimizle birlikte tüm İslam dünyası için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugünkü zirvemizde İslam alemi olarak Filistin halkı ile dayanışmamızı çok net bir biçimde göstermiş oluyoruz. Verdiğimiz bu dayanışma mesajını alacağımız ve uygulamaya koyacağımız kararlarla perçinleyeceğiz.
7 Ekim’den bu yana Gazze ve Ramallah’ta yaşananları tarif etmeye artık kelimeler kifayetsiz kalıyor. Hastanelerin ibadethanelerin okulların mülteci kampların ambulansları bombalandığı güvenli denilen bölgelere göz eden siviller katledildiği tarihte eşi benzeri görülmemiş bir barbarlıkla karşı karşıyayız. Hastane koridorlarında masum bedenleri sıra sırası dizilen çocuklar sevip koklamaya kıyamadıkları evlatlarına sarılarak can veren analar enkaz yığına dönmüş binalarda elleri ile aile fertlerini arayan babalar. Hasılı doğrudan siviller hedef alan saldırılarda yitip giden hayatlar tam 36 gündür süren vahşetin birer şahididir.
İsrail yönetimi bir çoğumuzun doğru bulmadığı 7 Ekim hadisesinin intikamını Gazzeli bebeklerden Filistinli masum çocuklar ve kadınlardan çıkartmaktadır. Vatanlarını savunan Filistin İslami Direniş Örgütü direnişçiler ile işgalcileri aynı kefeye koymamız mümkün değildir. İsrailli güçlerin ve işgalci yerleşimcilerin saldırılarından Batı Şeria’daki kardeşlerimiz de olumsuz etkileniyor. BM’ye göre Gazze ve Ramallah’ta katledilen 12 bine yakın Filistinlinin yüzde 73’ü kadın ve çocuklar. Bu cinnet halinin mazur gösterilebilir veya savunulabilir hiçbir tarafı yoktur. İnsan hak ve hürriyetlerini dillerinden düşürmeyen batılı ülkelerin Filistin’de süregelen katliamlar karşısında sessizliğe bürünmeleri utanç vericidir. Gazze’de 12 bine yakın insan ölmüş Gazze’nin neredeyse tamamı yıkılmış ama bu ülkeler İsrail’e ateşkes çağrısı dahi yapmıyor yapamıyor.
Bu sadece acizlik değil aynı zamanda korkaklıktır vicdansızlıktır. Zulüm karşısında susanlar da en az zalimler kadar akan kana ortaktır. Amerika ve batılı ülkeler güya savunuculuğunu yaptıkları değerleri İsrail yönetiminin ihtiraslarına kurban etmişlerdir. BM Genel Kurulunda 121 evet oyu ile kabul edilen karar ise İsrail ve destekçilerinin ne kadar yalnız olduklarını göstermiştir. Dünyanın dört bir köşesinde İsrail’in katliamlarına karşı yükselen sesleri insanlık açısından ümit var buluyoruz. İsrail destekçisi yönetimlerin bu çığlığa kulak vermesini bekliyoruz.
İslam dünyası bu sefer diğer krizlerden farklı olarak daha birlik ve beraberlik içinde bir duruş sergilemiştir. Bizim gibi çatışmaların durması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için gayret gösteren diğer ülkeleri de burada özellikle tebrik ediyorum.
Mısırlı kardeşlerimizle iş birliği içerisinde Gazze’ye ulaştırılmak üzere 10 uçak dolusu insani yardım malzemesini El Ariş havalimanına sevk ettik. Dün toplam 666 ton insani yardım malzemesi taşıyan sivil gemimiz yola çıktı inşallah bugün El Ariş Limanına varmış olacak. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların tedavileri ile ilgili çalışmalarınızı da sürdürüyoruz. 15 Kasım tarihinde eşimin himayesinde devlet ve hükümet başkanlarının eşlerinin katılımıyla İstanbul’da düzenlenecek toplantıya dair hazırlıklarımız devam ediyor.
Gelinen aşamada birinci önceliğimiz ateşkesin sağlanması ve insani yardımların kesintisiz şekilde ulaştırılmasıdır. Acil olan birkaç saatlik fasıla değil kalıcı ateşkestir. Ayrıca insani yardımlar kesintisiz ve sürekli olarak gerçekleştirilmelidir. Hastaneler başta olmak üzere acil ihtiyaç içerisindeki yerlere akaryakıt ulaştırılması hayati önemdedir. Birleşmiş Miller İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Sözcüsü yardım tırlarının ulaştırmadı Gazze’nin kuzeyini cehenneme benzetmektedir. Tüm teşkilat üyesi ülkeler mısırlı kardeşlerimize gereken desteği vererek refah sınır kapısının sürekli açık tutulmasını sağlamalıdır. İsrail’in işlediği savaş ve insanlık suçlarının hesabının hukuk önünde sorulması için de gayret göstermeliyiz. BM insan hakları konseyi ve uluslararası ceza mahkemesi tarafından bunlar incelenmeli ve sorumlular hakkında gerekli işlemler başlatılmalıdır. Aynı şekilde İsrailli bakanlar tarafından varlığı ikra edilen nükleer silahlar meselesi araştırılması uluslararası atom enerjisi ajansının denetiminden kaçırılan nükleer bombalar varsa bunlar mutlaka ortaya çıkartılmalıdır. Sadece bölgemizin değil tüm insanlığın bekasını tehdit etme potansiyeline sahip böyle bir konunun geçiştirilmesine izin verilmemelidir.
Bir diğer kritik mesele tazminat konusudur. İsrail’i her seferinde daha pervasızlaştıran faktör katlettiği topraklarını işgal ettiği yaktığı yıktığı zulmettiği insanlara verdiği zararı tazmin etmemesidir. Batının şımarık çocuğu gibi davranan İsrail yönetimi yol açtığı tahribatı tazmin etmek mecburiyetindedir. Bu gerçekleşene kadar İslam Dünyası olarak Filistinli kardeşlerimizi sahipsiz ve çaresiz bırakamayız. Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılması için İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir fon kurulması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye olarak Gazze’nin inşa ve ihyasına her türlü desteği vermekten imtina etmeyeceğimizin bilinmesini isterim. Bu krizi Filistin meselesine kalıcı çözümün vasatı haline getirmemi önem arz ediyor. Filistin meselesi görmezden gelindikçe bölgede normalleşme çabaları sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Soruna kalıcı çözümün yolu ise temel sebepleri ortadan kaldırmaktan geliyor. Bu da ancak 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin devletinin kurulması ile mümkündür. Gündeme getirildiğimiz uluslararası barış konferansının bunun için en uygun zemini sağlayacağı kanaatindeyiz. Filistinli kardeşlerimizin güvenliğini garanti altına alacak yeni mekanizmalara ihtiyaç duyulduğu da görülüyor. Bu kapsamda tesis edilecek barışın korunması için garantörlük dahil gerekli gayreti göstermeye hazırız. Kalıcı barış sadece Filistinlilerin değil İsrail halkı dahil olmak üzere tüm bölgenin huzur ve esenliğini temin edecektir.
Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Barış şehri olarak bilinen Kudüs’ün ve tüm Filistin topraklarının eski günlerine kavuşması hepimizin dileğidir. Filistinli kardeşlerimizin de aralarındaki ayrılıkları geride bırakıp birlik ve beraberlik içerisinde haklarını savunmalarını temenni ediyoruz”
www.ekonomigundemi.com.tr