Cumhurbaşkanı Erdoğan: Özel’e Kurban Bayramından önce ben de iade-i ziyarette bulunacağım

FATMA ELİF BEYHAN – 01.06.2024 – HİBYA – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 31’inci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda bir konuşma gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Özel’e Kurban Bayramından önce ben de iade-i ziyarette bulunacağım
Yayınlama: 01.06.2024
1
A+
A-

Cumhurbaşkanı Erdoğanın konuşmasından satır başları şöyle:

Ülkemizin dört bir yanında AK Parti’nin millete hizmet davasını sırtlayan, ülkesi milleti ve Türkiye’nin aydınlık istikbali için samimiyetle koşturan tüm kardeşlerimin her birine buradan selamlarımı gönderiyorum.

AK Parti İstişare ve Değerlendirme Toplantılarımızın 31’incisinde sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. İstişare toplantımızın ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için şimdiden hayırlara vesile olmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum.

Bugün ve yarın belirlenen konu başlıklarında genel başkan yardımcısı ve bakan arkadaşlarımız geniş bir yelpazede sunumlarını yapacaklar. Hem partimizin gündemindeki meseleleri konuşacağız hem de ülkemizi ve tüm insanlığı ilgilendiren konuşarı iki gün boyunca kapsamlı bir şekilde değerlendireceğiz.

Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz 30 istişare toplantısında olduğu gibi demokratik bir atmosferde katılımcı bir anlayışla kardeşliğin ve muhabbetin hakim olduğu bir iklimde sizlerin kıymetli fikirlerini alacağız.

Geçen sene hem 6 Şubat depremleri hem de çok yoğun geçen 14-28 Mayıs seçimleri dolayısıyla toplantımızı ertelemek durumunda kaldık. Seçimlerin hemen ardından da tüm vaktimizi ve enerjimizi depremin yaralarının sarılması başta olmak üzere ülkemizin acil sorunlarının üzerine yoğunlaştık.

Elbette burada bulunan arkadaşlarımızın hemen hepsiyle çeşitli vesilelerle bir araya geldik.

Siyasi hayatımızın her aşamasında olduğu gibi partimizin kuruluşundan itibaren de istişareye kararlarımızı ortak akılla almaya önem verdik. Halkımızla aramıza mesafe koymadık. Siyaseti milletimiz için yaptık. Milletimizle birlikte, milletimizle hep istişare halinde kalarak yaptık. Sokağın sesine kulak verdik. Çarşının, pazarın nabzını tuttuk. Hiç kimseyi ayırmadan ayrımcılık yapmadan herkese ulaşmaya çalıştık.

Türkiye adına milletimizin huzuru, refahı, istikbali adına demokrasimizin güçlenmesi, serpilmesi, büyümesi adına söyleyecek sözü olan herkese ne kadar aylırı olursa oldun her görüşe kapımızı ve gönlümüzü açtık. AK Parti siyasetinin taşıyıcı kolonları istişare, müzakere ve katılımcılıktır.

Türk siyasi hayatında istişare kültürü bizimle anlam kazandı. İşte bugünkü toplantımız gibi bizimle ete kemiğe büründü. İstişareyi siyasette sadece kullanışlı bir söylem olmaktan çıkartıp her seviyede pratiğe döken, uygulayan ve kurumsallaştıran parti biziz.

23 yıldır bizi ayakta tutan bizi rakiplerimize göre avantajlı kılan vasfımız hiç kuşkusuz ortak akla önem vermemiz, ortak akılla hareket etmemizdir. Kuruluşumuzdan beri farklı düşünceleri ortak akıl potasında buluşturduk. Eleştiriye her zaman açık olduk.

14-28 Mayıs ile 31 Mart seçim sonuçları arasındaki negatif ayrışmayı tüm yönleriyle asla kolaycılığa kaçmadan ele alacağız. Bugüne kadar genel merkez kurullarımızın yanı sıra il başkanlarımızla da bir araya geldik. Kanaatlerini ilk ağızdan dinleme fırsatı bulduk. Her il ve ilçe bazında değerlendirmelerimizi tek tek yapıyoruz.

Farklı kanallardan derlediğimiz bilgiler ışığında fotoğrafı netleştiriyor, yol haritamızı ve atacağımız adımları tayin ve tespit ediyoruz. Seçmenden geçer not alamayan bizim takdirimize mahzar olamaz. Milletimizin başta değişim ve yenilenme talebi olmak üzere sandık sonuçları ile bize ulaştırdığı beklentilerinin tamamının farkındayız. Mesajların gereğini vakti saati geldiğinde muhakkak yapacağız.

Bu süreçte ince eleyip sık dokuyor gerçekten çok titiz davranıyoruz. Milletimizle gönül köprülerimizi tekrar güçlendirirken AK Parti ve Cumhur İttifakı surlarında gedik açma girişimlerine fırsat vermeyeceğiz.

Ne birilerinin suyu bulandırıp bulanık suda kişisel hesaplarını görmelerine seyirci kalacağız ne de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz.

Bugüne kadar meclisten bürokrasiye, teşkilatlardan belediyelere bütün bunlara uzanan zincirin her bir halkasında değişimi başarıyla gerçekleştirdik. İnşallah bundan sonra da değişim irademizi güçlü ve dinamik tutacağız.

Siyaset ülke ve millet için verilen çetin bir mücadelenin adıdır. Bizim lügatimizde siyasetin tek bir amacı vardır o da millete hizmettir. Bunun için her fırsatta eser ve hizmet siyaseti diyoruz. Bunun için kardeşlik ve gönül siyaseti diyoruz. Türkiye’yi yüceltmenin, insanımızın refah ve huzurunu temin etmenin, milletimizin bin yıllık kardeşliğini diri tutmanın gayretindeyiz.

AK Parti olarak 23 yıldır milletimizin huzurundayız. Şahsen ise yarım asırdır siyaset yoluyla ortak vatanımızı olan türkiyeye hizmet mücadelesi veriyoruz. Her zaman olduğumuz gibi göründük ve göründüğümüz gibi de olduk. Siyasetimizi gerilim kutuplaşma kamplaşma üzerine inşa etmedik.

Kurulduğumuz andan itibaren siyasetimizi hep türkiyeyi bir bütün olarak kucaklamak şeklinde yaptık. Din, dil, ırk, mezhep, meşrep ayrımı yapmadık. Kimseyi dış görünüşüyle hayat tarzıyla yargılamadık.

Biz ülkenin tamamını bir gördüğümüz, bütün gördüğümüz, 85 milyonun herbir ferdini kardeş gördüğümüz için tam 22 yıldır milletimizin her kesiminin teveccühüne mahzar olduk. Yüzde 52’nin oyunu alırken geriye kalan yüzde 48’in de oyu olmasa bile beğenisine mahzar olduk.

Türkiyede siyasetin dünyanın pek çok ülkesine göre daha rekabetçi bir zeminde yapıldığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Seçim dönemlerinde rekabetin ve siyasi mücadelenin dozu doğal olarak daha da artıyor. Ülkemiz sadece 10 aylık biz zaman diliminde siyasi tansiyonun tırmandığı üç seçim sürecini üst üste yaşadı.

Seçimler sadece ekonomimizi değil toplumumuzu da yordu yıprattı. Bilhassa 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde siyaset sahnesinde yapılanları hiçbirimiz unutamayız.

Sandıkta tecelli eden iradeyi yok sayan etik dışı beyanlar karşısında biz daima basiretle hareket ettik. Kışkırtmalara rağmen mutedil ve soğuk kanlı tavrımızı koruduk. Enerjimizi polemiklerle israf etmek yerine ülkemize ve milletimize hizmet etmeye harcadık.

Deprem bölgesinin yeniden ihyası ve ekonomideki sıkıntılar başta olmak üzere Türkiye’nin meselelerini çözmeye odaklandık.

31 Mart seçimlerinde milletimizin iradesi daha farklı tezahür etti biz de bunu öpüp başımızın üstüne koyduk. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak milli iradeyi sorgulama ve küçümseme, başkaları gibi sandığın itibarını zedeleme gibi yollara tevessül etmedik. Sonuçların belli olmasıyla özellikle seçim tartışmalarını geride bıraktık ve önümüzdeki 4 yıllık seçimsiz dönemi ülkemiz ve milletimiz için en verimli şekilde değerlendirmeye baktık.

31 Mart sonrasında AK Partinin sergilediği olgun tavır siyasi partiler arasında yeni bir diyalog zeminin oluşmasına vesile olmuştur. Türkiye böylece seçim atmosferinden çıkıp asıl gündemine yoğunlaşma fırsatı bulmuştur.

31 Mart sonrasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, AK Parti Genel Merkezinde bizi ziyaret etti. Arayı uzatmadan inşallah Kurban Bayramından önce ben de kendisine iade-i ziyarette bulunacağım.

Sayın Özel’in ziyareti akabinde siyasette bir yumuşama arzuladığımızı, bunu tesis etmeye çalıştığımızı ifade ettim. Bu yumuşamanın bir tarafı iktidarsa bir tarafı da muhalefettir. Biz bu konuda son derece rahatız, özgüvenliyiz. Biz kutuplaşmanın, kamplaşmanın, gerilimin tarafında hiç olmadık. Ama eğer yine de üzerimize düşen bir şey varsa hiç çekinmeden yaparız.

Bizim siyasette referansımız hukuktur. Hukuk içinde olduğu müddetçe her türlü eleştiriye söyleme, ifadeye, eyleme saygımız sonsuzdur. Ancak hukukun dışına çıkıldığında ülkenin mahkemeleri, hakimleri, savcıları elbette gerekeni yapacaklardır. Bu elbette bizim için de geçerlidir, muhalefet için de geçerlidir. Bu ülkede yaşayan her bir birey için de geçerlidir.

Terör hukuk dışıdır, terörü meşrulaştırmak hukuk dışıdır. Şiddet hukuk dışıdır, şiddeti övmek hukuk dışıdır. Darbe hukuk dışıdır. Sokak eylemleri ile darbe girişimi hukuk dışıdır. Bizim hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir.

Bizden hukuksuzluk karşısında kimse yumuşak bir tavır beklemesin. Demokrasiyi ortadan kaldırmaya, insan haklarını çiğnemeye yönelik eylemler karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin.

Terör, terörist, terörü destekleyenler karşısında terörle arasında mesafe koyamayanlar karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin. Biz işte ana muhalefetten, muhalefetten de bunu bekliyoruz. Türkiye’nin bazı meselelerinin siyaset üstü bir yaklaşımla ele alınması gerilimi zaten kendiliğinden düşürecektir. Milletin siyaset kurumundan da beklentisi bu yöndedir.

Dar alanda siyaset yapılmaz. Bir eliyle tokalaşan diğer elinde hançer olanla siyaset olmaz.

Türkiye’nin yıllardır ayağına pranga olan sorun terördür. Teröre karşı ortak tavır geliştirmeden Türkiye’yi daha ileriye götüremeyiz.”


www.ekonomigundemi.com.tr

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.