Ankara, 14 Ekim (Hibya) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni’nde konuştu. Erdoğan, “Adaleti yücelttiğimiz ölçüde devleti yüceltir, merhametle muamele ettiğimiz ölçüde insanımızla devletimiz arasındaki bağı sağlamlaştırırız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Bu güzel toplantı vesilesiyle bizleri bir araya getiren İçişleri Bakanımıza ve kıymetli ekibine teşekkür ediyorum. Kaymakamlık kursunu başarıyla tamamlayan siz genç kardeşlerimi canıgönülden tebrik ediyorum. Görüyorum ki her biriniz, Türkiye’ye ve aziz milletimize hizmet etmek üzere yola revan olmanın heyecanını yaşıyorsunuz. Birazdan kura töreninizi gerçekleştireceğiz. Böylece 14’ü kadın toplam 97 genç kaymakam adayımızın görev yerlerini belirleyeceğiz.
Ülkemizdeki 81 vilayetimize bağlı 922 ilçemizin tamamı bizim nazarımızda değerlidir, önemlidir, birinci sınıf hizmeti almaya layıktır. Görev yapacağınız ilçelerimiz arasında asla uzak, yakın, küçük, büyük, gelişmiş veya geri kalmış ayrımına gitmemenizi hassaten rica ediyorum. Ayrıca hangi kökene, meşrebe, kimliğe, inanca, görüşe mensup olursa olsun milletimizin her bir ferdi devletimizin eşit vatandaşıdır.
Asırlardır kimliğine bakmadan, zalimlerin karşısında, mazlumların yanında durmuş hamiyetperver bir milletin mensupları olarak, ülkemize sığınan biçarelere kardeşlik görevimizi ifa etmek de vazifemizdir. Düşene vurmak, ezilene zulmetmek, mağdurların feryadına kulak tıkamak Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne asla yakışmaz.
Şahsımı temsilen ilçelerimizde görev yapan siz kaymakamlarımızdan bu noktada özellikle hassasiyet ve özveri bekliyorum. Eğitim hayatınız süresince şu gerçeğe bizzat şahit oldunuz: Devletimiz, ünvanınıza uygun vasıflarla mücehhez olmanız için her türlü gayreti göstermiştir.
Yurt dışı stajı ile birlikte toplam 42 ay süren yoğun, kapsamlı ve çok boyutlu bir eğitim programını bugün anlınızın akıyla tamamladınız. Bu zaman zarfında tecrübe paylaşımından çalışma ziyaretlerine, mevzuat bilgisinden inceleme gezilerine, iletişimden protokol kurallarına varıncaya kadar görevinizi icra ederken ihtiyaç duyacağınız her konuda en üst düzeyde eğitim aldınız.
Çünkü vatandaşa layıkıyla hizmet etmek, onların dertlerine derman olmak, şehirlerimizin kalkınmasına destek vermek bir mülki idare amiri için büyük bir misyondur. Manevi mesuliyeti fevkalade ağır bir görevdir. Devleti, millet için hizmet üreten bir sisteme kavuşturmanın yolu, milletin derdiyle dertlenmekten, bu milletin gönlüne girmekten geçer.
Koltuğa oturmak, resmi plakalı araçlara binmek bir yöneticiyi, bir mülki idare amirini saygıdeğer bir devlet adamı yapmaz. Milletin adamı olunmadan, milletin gönlüne girilmeden, milletin takdirini, teveccühünü, duasını kazanmadan hakiki manada devlet adamı olunmaz.
Her bir vatandaşımızın derdiyle dertlenmek en büyük sorumluluğunuzdur. Bu bakımdan ilçe sınırları içindeki her türlü işten, çalışmadan, hizmetten, eksikten, sorundan ve elbette başarıdan sorumlu olan kaymakamlarımız, görevlerini ne kadar etkin icra ederse, devletimiz de o derece güçlüdür.
Sizlerden bu misyonun hakkını vermenizi, görev yapacağınız her yerde millete hizmet için samimiyetle koşturmanızı istiyorum. Her birinize görev bölgelerinizde ve meslek hayatınız boyunca Mevla’dan üstün başarılar diliyorum.
Bugün bir kez daha Derik Kaymakamımız Muhammet Fatih Safitürk ile birlikte ülkeye ve millete hizmet yolunda toprağa düşen tüm idarecilerimizi, tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Buradaki her bir genç kardeşimin de gerektiğinde vatanı, milleti, devleti, bayrağı ve bağımsızlığımızın timsali olan ezanı uğruna aynı fedakarlıkta bulunacak iradeye ve adanmışlığa sahip olduğunu görüyorum. İnşallah her biriniz, meslek büyüklerinizin açtığı yolda sabırla ilerleyecek, adınızı görev yaptığınız her yerde milletimizin kabine yazdıracaksınız. Bundan en küçük bir şüphe duymuyor, bizleri mahcup etmeyeceğinize, ailelerinize ve sizleri yetiştiren hocalarınıza mahcup olmayacağınıza tüm kalbimle inanıyorum.
Türkiye, bir hukuk devletidir. Medeniyetimiz de bir merhamet medeniyetidir. Adaleti yücelttiğimiz ölçüde devleti yüceltir, merhametle muamele ettiğimiz ölçüde insanımızla devletimiz arasındaki bağı sağlamlaştırırız.
Devlet ile millet arasındaki mesafe açılırsa o zaman da kamu olarak yaptığımız hizmetlerin hiçbir anlamı olmaz. Biz, her iki tecrübeyi de yakın tarihinde yaşamış bir ülkeyiz. Bakınız, devletle millet arasında duvarlar ören, devletle milleti farklı konumlara yerleştiren elitist zihniyetin ülkemize çok büyük zararları oldu.
Milli iradenin askıya alındığı dönemlerde devlet, vatandaşlarının bir kısmını tehdit kaynağı olarak gördü. Dış görünüşüyle, kılık kıyafetiyle, kadınların başörtüsü, erkeklerin saçı ve sakalıyla çok uğraştılar. İrticacı, takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, laik-antilaik, ilerici, gerici diyerek insanlarımızı birbirine düşürmeye çalıştılar. Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi, ötelendi, maalesef haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı. Bunun bedelini ise demokrasimiz ödedi. Devletimiz ve milletimiz ödedi.
Vatandaşına üstten bakan, vatandaşların bir kısmını tehdit kaynağı gören bürokratik oligarşinin devlet tasavvurumuzda yeri yoktur.
Devlet, milletinin hizmetindedir. Kamu görevlisi de milletin hizmetkarıdır. Devlet yönetiminde bizim rehberimiz ve pusulamız ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ ilkesidir.
Devletimizin taşıyıcı kolonu olan bu ilkeden en küçük bir tavize, en küçük bir sapmaya izin veremeyiz. 22 yıldaki tüm çabalarımıza rağmen görev yapacağınız yerlerde halen buna mugayir uygulama varsa değiştirmek, milletle devleti yakınlaştırmak, kucaklaştırmak, kaynaştırmak sizlerin öncelikli vazifesidir.
Benim vatandaşıma hiçbir zaman ‘Devlet nerede?’ dedirtmeyeceksiniz. İhtiyacı olan vatandaşın gelip sizi bulmasını da beklemeyeceksiniz. Siz gidip benim mağdur vatandaşımı bulacaksınız.
Kibir, asla sizin semtinize uğramayacak. İnsanımızı devletinden uzaklaştıracak veya soğutacak gelişmelere karşı sıfır toleransla yaklaşacaksınız. Halktan kopuk, sokaktan kopuk, ilçesindeki esnaftan, iş adamından, köylüden, çiftçiden kopuk idareci profiline tahammülümüz yoktur.
Aynı şekilde sorumluluğu altındaki personeli, makamının gücünü de kullanarak ezen mütekebbir idareci tipine de tolerans göstermeyiz.
Devlet sistemimiz içerisinde koltuğuna güç ve itibar kazandırmak yerine, koltuğundan güç devşiren, bununla da kalmayıp hukuk dışı, etik dışı, adap ve edep dışı yollara tevessül edenlere müsamaha ile bakamayız. Bu konuda sizlerin de çok yüksek bir hassasiyet düzeyiyle hareket edeceğinize inanıyorum.
Türkiye’nin her alanda girdiği atılım sürecine en büyük destek, yerinden kalkınma çabalarının başarıya ulaşmasından gelecektir. Sizlerin özellikle yerel çaptaki vizyoner her projesi, Türkiye’nin bir bütün halinde çok daha hızlı kalkınmasını kolaylaştıracaktır. Görev yapacağınız yerin ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihi dokusunu ve derinliği iyi bilerek hareket etmeniz, bu süreçte sizlere yardımcı olacaktır.
Rabbim yar ve yardımcınız olsun diyorum. Her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Kalın sağlıcakla.”
www.ekonomigundemi.com.tr