AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı’nın ardından açıklama yaptı.
Çelik’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“İç ve dış politikada bir sürü gündem maddesi var, hassasiyetle takip ediyoruz. Suriye’nin kuzeyindeki aktiviteleri, birtakım terörist faaliyetlerini çok yakından takip ettiğimizi ifade etmek isterim.
Suriye PKK’sı olan PYD-YPG unsurlarının bir yerel seçim gerçekleştirme arayışı vardı. Buna şiddetle karşı çıkmıştık. Halen de ertelenen bu yerel seçimin tekrar gerçekleştirilmesi yönünde çeşitli arayışlar olduğunu görüyoruz. Bunlara karşı sert ve net tutumumuzu sürdüreceğimizi ifade etmek isterim.
DEAŞ ile mücadele bahanesi adı altına bir terör örgütünün, orada yaptığı faaliyetleri dünyaya demokrasi diye pazarlaması hiçbir şekilde kabul edilemez.
Orada bir terör devletçiği, bir teröristan meydana getirmek için sadece bir yöntemin istismar edilmesidir. Buna hiçbir şekilde göz yumulmayacağını ifade etmek isterim. Bölgede daha büyük kaosa sebep olabilecek, daha büyük etnik çatışmalara, mezhep çatışmalarına yol açabilecek, aynı zamanda da Suriye’nin toprak bütünlüğüyle Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğini tehdit eden bir gelişme olarak değerlendirilecektir ve buna anında cevap verilecektir.
Orta Vadeli Program kapsamında vergi adaletinin sağlanması için çeşitli konular görüşülüyor. Çeşitli şekillerde sosyal medyaya ya da başka yerlere sızan açıklamaların çoğu spekülatiftir. Bunlar vatandaşımıza yük getirmek için değil, herhangi bir şekilde vergi adaletsizliğinin söz konusu olduğu yerlerde vergi adaletinin sağlanması için yapılan çalışmalardır.
Herhangi bir şekilde resmi olarak açıklanmamış bu tip spekülasyonlara itibar edilmemesi gerektiğini belirtmek isterim. Tabii ki bunun etki değerlendirmesi uzmanların görüşlerine başvurularak siyasi irade tarafından yapılacaktır.
Vergide adalet hedeflenirken enflasyonist bir sonucun ortaya çıkmaması, ürerim, istihdam, ihracat süreçlerinin olumsuz etkilenmemesi büyük bir hassasiyetle hem uzman gözüyle, hem teknik gözle hem siyasi gözle değerlendirilecektir. Bu konuda ekonomi yönetimimiz son derece net, şeffaf, Türkiye’deki sıkıntıları giderecek ve dünya tarafından da kabul gören bir program uyguluyor.
Türk-Yunan işbirliği çerçevesinde bir ilke imza atıldı ve AGİT’e ortak aday gösterilmesi söz konusu oldu. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliğine Büyükelçi Sayın Ferudun Siniroğlu, AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi Direktörlüğüne ise Yunan diplomat Mania Telalian aday gösterildi.
Filistin ve Gazze konusu tabii ki hepimizin birinci dereceden gündemidir. Netanyahu yönetimi son zamanlarda yaptığı saldırılarla soykırımda yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyor. Artık bütün dünyada ister çekimser cümleler kursunlar, ister daha pasifist davransınlar herkesin bildiği şey şu: Bunlar Netanyahu ve ekibi, insanlık suçu işleyen ve doğrudan soykırıma imza atan bir yapıdır.
Uluslararası Adalet Divanı’nın, Birleşmiş Milletler’in, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ortaya koyduğu tavrın etkisiz kalması, dünya sistemi açısında büyük bir yırtılmaya, çöküşe işaret etmektedir.
En son İsrail hapishanelerinde esirlerin yaşadığı felaket çok vahim boyutlara ulaştığı görüldü. İspanya, İrlanda, Norveç, Slovenya gibi Ermenistan da Filistin Devleti’ni tanıma kararı aldı. Bundan da memnuniyet duyduk.
Netanyahu ve ekibi, artık biraz da kendi kişisel ikballerini garantiye almak için bu soykırım siyasetini yürütmektedir. Başlarına gelebilecek hukuki yüzleşmeden kurtulabilmek için bölge savaşı çıkarmaya çalışıyorlar. Bunun yeni bir aşaması olarak savaşın Lübnan’a sıçratılmaya çalışıldığını açık ve net bir şekilde görüyoruz.
Savaşın, bir bölge savaşına dönüştürülmesi ihtimalinin çok daha büyük acılar yol açacağını ifade ediyorduk.
Cumhurbaşkanımızın izlediği barış siyaseti temelinde biz bu soykırım siyasetine karşı her alanda karşı durmaya, dünyanın bütün platformlarında bunu dile getirmeye ve önümüzdeki dönemde de bununla mücadele etmeye devam edeceğiz.
Artık bir dünya sisteminin var olup olmadığı, bir uluslararası hukukun var olup olmadığı, dünya sisteminin bir geleceğinin olup olmadığı Gazze konusunda ne yapılacağına bağlıdır. Bundan sonrasında da süreç bu şekilde takip edilecektir.
Cumhurbaşkanımız, genel başkanımız temmuzun başında belediye başkanlarımızla bir toplantı gerçekleştireceğiz, oraya da katılacak. Tüm AK Parti Genel Merkezi olarak belediye başkanlarımızla birlikte olacağız.”
Başkan Şimşek- CHP heyeti görüşmesi konusu
Çelik: “Biz özgüvenli biri hükümete sahibiz. Dolayısıyla ekonomi konusunda uyguladığımız Orta Vadeli Program da bu çerçevede hem Türkiye’nin doğru kazanımlar elde etmesi hem de dünyaya Türkiye ekonomisi ile ilgili dolu mesajlar verilmesi ve doğru sonuçlara ulaşılması için gereken sonuçları üretiyor. Bununla ilgili bilgi almak isteyen olursa tabii ki bakanlarımız bu bilgileri verir.
Gündeme getirilen konular, bunlar zaten hükümetin, bakanlığın zaten bildiği, bakanlığın zaten üzerinde çalıştığı konular. Ama muhalefet tarafında bir şey gündeme getiriliyor. Zaten gündemde olup yapılırsa ‘Biz gündeme getirdik de yapıldı’ deniliyor. Eğer onlar gündeme getirmiş de yapılmamışsa ‘Biz söyledik yapılmadı’ deniyor. Halbuki bugünkü görüşmede de değerli Bakanımız Mehmet Şimşek Bey, bütün bu basına kulis olarak verilen konularda hükümet olarak ne yaptığımızı, hangi adımları attığımızı, hangi sonuçları ürettiğimizi hem Türkiye’nin geçmişteki uygulamalarıyla mukayeseli bir biçimde hem de dünya örnekleriyle mukayeseli bir biçimde paylaşmış oldu.
Herkes öneri getirebilir, herkes önerisini sunabilir sonuçta gündemine hakim bir hükümet var. Türkiye’de çok uzun yıllardır ekonomi konusunda, dış politikada, iç politikada, sosyal alanda büyük devrimlere imza atmış kadrolarımız var. Ekonomi yönetimimiz de ne yaptığını biliyor ve öngördükleri takvim kusursuz bir şekilde işliyor. Sonuçlara daha iyi neticeler elde ederek ulaşıyorlar, bu şekilde devam edecek.”
NATO konusu
Çelik: “Öteden beri bir güvenlik örgütü olarak NATO’da Türkiye’nin en güçlü aktörlerin başında geldiğini ifade ediyoruz. Burada dikkati çektiğimiz husus, NATO’nun prensiplere, ilkelere uygun hareket etmesidir. NATO’nun pratikleri ve ilkeleri arasında bir çelişki olmaması gerekir.
En önemli meselelerden bir tanesi, NATO üyesi ülkelere dönük tehditle ortak mücadele etmektir. Bunun başında da terörizm gelmektedir ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tehdit eden bir terör örgütüne başka NATO ülkeleri hatta NATO içerisindeki başka müttefik ülkeler silah aktarırlarsa, ona destek verirlerse bu NATO’nun ilkeleriyle uyumlu olmayan bir pratik üretmek anlamına gelir.
Bir Berlin Duvarı’nın yıkılması, yıllar aldı. Bunun için büyük bedeller ödendi. Şu anda görünmez etkin, mezhebi temelde aşırı sağ, faşizm tarafından üretilmiş görünmez onlarca Berlin Duvarı inşa edildi Avrupa’da. Kimse bunu görmüyor. Bir tek Berlin Duvarı’nın yıkılması bu kadar zaman almışken, bu görünmez Berlin Duvarları, duygular, düşünceler, ideoloji düzeyinde inşa edilen bu görünmez Berlin Duvarları, çok daha büyük bölünmelere yol açabilecek bir tutumdur.”
SANAYİ HABER AJANSI
www.ekonomigundemi.com.tr