Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bolu’da ülke gündemine ilişkin açıklama yaptı.
Bakan Tunç’un konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“2017 Anayasa değişikliği sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen başlamadan önce Parlamenter Sistemi’n son Bakanlar Kurulu Kanun Hükmünde Kararnamesi olarak 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Yetki Kanunu’na dayanılarak çıkarılmıştı.
Kararnamede yer alan bazı hususların, kanunla düzenlenmesi gerektiği noktasında Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı oldu. Bu karar, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenemeyecek konuların kanunla düzenlenmesi gerektiği yönünde bazı tespitleri oldu Anayasa Mahkememizin, tabii bazı yorumcular tarafından bu yanlış aktarılmaya çalışıldı.
Anayasamızın 104’üncü maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri açıkça sayılmıştır. Cumhurbaşkanı, devletin başıdır, devletin birliğini temsil eder ve yürütmenin başıdır. Cumhurbaşkanı, yürütmeye ilişkin konularda Cumhurbaşkanı Kararnamesi çıkarabilir. Cumhurbaşkanının, üst kademe yöneticilerini atama yetkisi de Anayasa’dan kaynaklanan bir yetkisidir.
Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile düzenlenemeyecek hususlar da yine Anayasamızda belirtilmiştir.
Kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda da Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nin çıkarılamayacağı yönündedir. Burada atamalara ilişkin herhangi bir yetki tartışması söz konusu değildir. Sadece Parlamenter Sistem’de kanunla düzenlendiği için sonrasında Kanun Hükmünde Kararname ile çakışan durumların 12 aylık süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunla düzenlenmesine gerektiğine yönelik bir Anayasa Mahkemesi kararıdır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın zaten üst kademe yöneticileri atama yetkisi Anayasa’dan kaynaklanan bir yetkidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde kurallar vardır, Anayasa vardır, kanunlar vardır. Herkes bu anayasa ve kanunlarla bağlıdır. Dolayısıyla herkes bu kuralları uymak mecburiyetindedir.
Ülkemiz 40 yıldan bu yana terörle mücadele ediyor ve bu uğurda bölücü terör örgütü ile mücadele çok büyük bedeller ödedik, şehitler verdik. Ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasının önünde en büyük engel maalesef bölücü terör örgütü oldu. Terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Terörle mücadele konusunda milletçe birlik ve beraberlik içinde olmalıyız.
Tatvan’da ve bazı belediyelerde gördüğümüz devletin birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanımızın resminin kameralar eşliğinde birtakım beyanlar kullanılarak indirilmesi, birliğimize yönelik bir saldırıdır. Dolayısıyla hem Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir hakarettir hem de milletin birliğini, beraberliğini bozmaya yönelik bir tutum ve davranıştır. Bu konularda Cumhuriyet savcılarımız, eğer bir suç unsuru görürlerse zaten bağımsız ve tarafsız yargı olarak soruşturma açıyorlar. Tatvan’da öyle bir soruşturma açılmıştır. Bu tutum ve davranışlara milletimizin birlik beraberliğini bozmaya yönelik bu tür eylemlere fırsat vermemek lazım.
Anayasamızın 127’nci maddesinde mahalli idarelerin organlarıyla ilgili olarak, eğer bu organların başındaki belediye başkanı, meclis üyeleri haklarında bir soruşturma ya da kovuşturma olmuşsa İçişleri Bakanının görevden alma yetkisi var. Bu anayasadan kaynaklanan bir yetkidir.
Hakkari Belediye Başkanı hakkında terör nedeniyle soruşturma vardı. Ayrıca devam eden bir davası vardı ilk derede de hüküm verilmiştir. Anayasadan ve Belediye Kanunu’ndan kaynaklanan bir yetki söz konusudur. Milletin oylarıyla seçilen yerel yöneticiler, belediyelerimiz hükümetten aldıkları merkezi hükümetten gelen milletin kaynaklarını, millete hizmet olarak aktarmak durumundadırlar.
www.ekonomigundemi.com.tr