İstanbul, 3 Ekim (Hibya) – A1 Capital, UBS yayımladığı bir notta, yakın vadede risk-kazanç görünümün daha az cazip göründüğünden, Türk Lirası’nı ABD dolarına karşı uzun pozisyona alma önerilerini sonlandırdıklarını açıkladığını bildirdi.
A1 Capital, dünyadan manşet haberleri dğerlendirdi.
A1 Capital'in değerlendirmesi şu şekilde:
“UBS yayımladığı bir notta, yakın vadede risk-kazanç görünümü daha az cazip göründüğünden, Türk Lirası'nı ABD dolarına karşı uzun pozisyona alma önerilerini sonlandırdıklarını açıkladı. 2 Ekim tarihli notta, “Enflasyonun düşüşü, sıkı para politikası, mali kısıtlama belirtileri ve cari dengede fazla, son bir ayda Türk lirası’nda carry trade’i destekledi” ifadelerine yer verildi. Yaklaşık yüzde 12'lik potansiyel toplam getiri ile yakın vadede daha az cazip bir risk-kazanç gördüğünü belirten UBS, mevcut pozisyonları olan yatırımcılara kar elde etmelerini önerdiklerini kaydetti. Öte yandan yayımlanan notta, “Türkiye'deki politikaların evrimini ve makroekonomik dengesizliklerin ele alınmasındaki ilerlemeyi izlemeye devam edeceğiz” denildi.
“Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, Fed'in enflasyonu %2 hedefine döndürme mücadelesinin beklenenden daha uzun sürebileceğini ve faiz oranlarında düşüşü sınırlayabileceğini söyledi. Barkin, Fed'in geçen ay onayladığı yarım puanlık faiz indirimini desteklediğini ve enflasyonun ne kadar düştüğünü dikkate almak için gösterge faizin bu yılın sonuna kadar belki yarım puan daha düşebileceğini kabul ettiğini söyledi. Ancak, enflasyonun gelecek yıl yapışkan bir hal alarak Fed'in yatırımcıların ve bazı meslektaşlarının beklediği kadar faiz indirimine gitmesini engelleyebileceğinden ve gösterge faizin birçok politika yapıcının ulaşmayı beklediği “nötr” seviyenin altında kalabileceğinden endişe duyduğunu vurguladı. Barkin, önümüzdeki birkaç ayın ötesinde ve 2025'in ikinci yarısına kadar, “Enflasyon konusunda işgücü piyasasından daha fazla endişeliyim” dedi ve devam eden güçlü talep ve işgücü piyasasındaki yenilenen sıkılığın birleşiminin Fed'in enflasyonu düşürmede “son kilometreyi” kat etmesini zorlaştırdığını ifade etti.
“ABD İç Güvenlik Bakanlığı (DHS), Çinli bir çelik üreticisi ve Çinli bir yapay tatlandırıcı üreticisinin mallarının ithalatını yasaklayacağını duyurdu ve her ikisini de Çin'in uzak batı bölgesi Sincan'dan zorla işçi çalıştırmakla suçladı. Alınan karar, ABD'nin hükümetin insan hakları ihlalleriyle bağlantılı olduğunu söylediği ürünlerin ülkeye girmesine karşı koyma çabasının kapsamını genişletiyor. İç Güvenlik Bakanlığı'nın politikadan sorumlu müsteşarı Robert Silvers, “Bugünkü eylemler, ABD tedarik zincirlerinden zorla çalıştırmayı ortadan kaldırma ve herkes için insan hakları değerlerimizi koruma konusundaki kararlılığımızı yeniden teyit ediyor. Hiçbir sektör sınırların dışında değildir.
“Tüm sektörlerdeki kuruluşları tespit etmeye ve sömürü ve istismardan kazanç sağlamaya çalışanları sorumlu tutmaya devam edeceğiz” dedi.
“ABD'de Başkan Joe Biden, grevdeki liman işçileriyle görüşmeleri yeniden başlatmaları için ABD'li liman işverenleri ve nakliye şirketleri üzerindeki baskıyı artırdı. Biden bu grevin “insan yapımı bir felakete” dönüşebileceği uyarısında bulundu. Biden, Atlantik ve Körfez kıyılarındaki tüm büyük konteyner limanlarını kapatan grev hakkında yaptığı açıklamada “Helen Kasırgası'nın yarattığı felaketin üzerine ihtiyacımız olan son şey insan yapımı bir felaket: limanlarda olup bitenler” dedi. Limanları kontrol eden ve “inanılmaz karlar” elde eden şirketlere müzakereleri yeniden başlatmaları çağrısında bulunan Biden, “masaya oturmalarının ve bu
grevi bitirmelerinin zamanı geldi” diye ekledi.
“ABD Başkanı Joe Biden, G7 liderleri ile İsrail’e yönelik füze saldırısının ardından İran’a yönelik yemi yaptırımları görüştü. İran’ın dün İsrail’e düzenlediği füze saldırısının ardından ABD harekete geçti. ABD Başkanı Joe Biden, G7 liderleri ile İsrail’e yönelik füze saldırısının ardından İran’a yönelik yeni yaptırımları görüştü. Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, “Biden ve G7 liderleri, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısını kesin bir dille kınadı. Başkan Biden, ABD’nin İsrail’e ve halkına dayanışma içerisinde olduğunu ve tam desteğini ifade etti. ABD’nin İsrail’in güvenliğine olan sarsılmaz bağlılığını bir kez daha teyit etti” denildi.
“Bank of America'nın bazı müşterilerinin hesaplarına erişim sorunu yaşadığı belirtildi. Bankadan yapılan açıklamada, bazı müşterilerin çarşamba günü hesaplarına ve bakiye bilgilerine erişimle ilgili sorun yaşadığı aktarıldı. Sorunun sebebinin belirtilmediği açıklamada, “Bu sorunlar ele alınıyor ve büyük ölçüde çözüldü. Yaşanan aksaklıktan dolayı özür dileriz.” ifadeleri kullanıldı.
“Goldman Sachs Group Inc'den Scott Rubner, Ekim ayının sonlarına kadar çalkantılı geçen birkaç haftanın ardından, ABD hisse senetlerinin muhtemelen S&P 500 Endeksi'ni 6.000 seviyesini aşabilecek bir yılsonu rallisine doğru ilerlediğini söyledi. Bankanın küresel piyasalar genel müdürü ve taktik uzmanı Rubner, “28 Ekim'de başlayacak bir yılsonu rallisi için ABD hisse senetlerinde yükselişe geçiyorum ve 6.000 hedefimin çok düşük olduğundan endişeliyim” dedi. Rubner, piyasadaki mevsimsel rüzgarların bu çağrının önemli bir dayanağı olduğunu söyledi. Hesaplamalarına göre, 1928'e kadar uzanan veriler S&P 500'ün 27 Ekim'den yılsonuna kadar ortalama %4 yükselme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bunun da ötesinde, hisse senetleri ABD başkanlık seçimlerinden sonra, yatırımcıların oylamayla ilgili risklerin azalmasının ardından nakitten çıkıp hisse senetlerine dönmesiyle yükselme eğiliminde olduğunu söyledi.
“Japonya Başbakanı İshiba ile BOJ Başkanı Ueda arasında Çarşamba günü gerçekleşen görüşmeye dair Japonya Baş Kabine Sekreteri Hayashi açıklamalarda bulundu. Hayashi, Başbakan İshiba'nın bu görüşmede BOJ Başkanı Ueda'dan herhangi bir özel para politikası talebinde bulunmadığını bildirdi.
“Yeni Japonya Başbakanı Şigeru İşiba'nın Japonya'nın faiz artışına hazır olmadığını söylemesi, yatırımcıların bu yıl Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) başka bir faiz artışı yapacağı beklentilerini düşürdü. Başbakan İşiba, Çarşamba günü Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda ile yaptığı görüşmenin ardından, Japonya'nın ek bir faiz artışı için uygun bir ortamda olmadığını söyleyerek, para politikası şahinliği konusundaki itibarından kurtulmaya çalıştığını belirtmişti. İşiba’nın Japonya'nın şu an için daha yüksek borçlanma maliyetlerine hazır olmadığını söylemesi Çarşamba günü sert bir yen düşüşüne neden oldu. Yen, yüzde 2 değer kaybıyla dolar karşısında 146,45'e inerek 7 Ağustos’tan bu yana en sert düşüşünü yaşadı.
“Japonya Merkez Bankası (BOJ) para politikası kurulu üyesi Asahi Noguchi, ülkenin uzun deflasyon geçmişi göz önüne alındığında bankanın destekleyici parasal koşulları sürdürmesi gerektiğini söyledi. Noguchi, “%2'lik fiyat istikrarı hedefiyle tutarlı bir zihniyetin toplumda yerleşmesi muhtemelen önemli ölçüde zaman alacaktır. O zamana kadar, destekleyici finansal koşulları sabırla sürdürmenin en önemli şey olduğuna inanıyorum” dedi. Noguchi, son enflasyon yıllarında tüketimdeki durgunluğun da gösterdiği gibi, Japon tüketicilerin fiyatların artmaya devam etmeyeceğine inanmaya devam ettiğini de sözlerine ekledi. Güvercin tutumlu bir BOJ yönetim kurulu üyesi olarak bilinen Noguchi, Temmuz ayında faiz oranlarının %0,25'e yükseltilmesine karşı çıkmıştı.
“ECB Yönetim Kurulu üyesi Isabel Schnabel'e göre Avrupa Merkez Bankası, Euro bölgesinin hayal kırıklığı yaratan ekonomik performansını ele alması gerektiğini savundu. Enflasyonun yüzde 2 hedefine ulaşmasının giderek daha olası hale geldiğini vurguladı. Schnabel, “Büyümenin önündeki engelleri görmezden gelemeyiz. İşgücü talebinin yumuşadığına dair işaretler ve dezenflasyonda daha fazla ilerleme kaydedilmesiyle birlikte, hala yüksek olan hizmet enflasyonu ve güçlü ücret artışına rağmen, enflasyonun zamanında %2 hedefimize geri dönmesi daha olası hale geliyor” dedi. “Parasal sıkılaştırmanın en yüksek etkisi muhtemelen geride kalmış olsa da ve enflasyon düşüp ücretler arttıkça reel gelirler yükselse de, büyüme sığ kalmaya devam ediyor” ifadeleri de kullanan Schnabel'in yorumları, daha şahin politika yapıcıların bile iki hafta içinde başka bir hamleye karşı çıkmayabileceğine dair önemli bir işaret.
“Moskova Bölgesi Tahkim Mahkemesi Citibank'ın Rusya şubesi tarafından tutulan ABD'li Bank of New York Mellon'un fonları ile JP Morgan Chase'in Rusya'daki iştiraki Morgan Chase Bank tarafından tutulan toplam 372 milyon dolar tutarındaki fonlarını dondurdu. Mahkeme kararında, davanın Ukrayna Merkez Bankası'nın MR bankasının lisansını geri çekmesi ve bankayı 2025 yılına kadar tasfiye etme planlarıyla bağlantılı olarak “Rusya Federasyonu'nun çıkarlarını savunmak amacıyla” Rusya savcı yardımcısı tarafından başlatıldığı belirtildi.
“Rusya Başbakan Yardımcısı Alexander, piyasaların Orta Doğu'daki çatışma nedeniyle petrol arzında bir düşüşü göz ardı etmemesi nedeniyle petrol fiyatlarının arttığını söyledi. OPEC+ üst düzey bakanlarının Aralık ayından itibaren üretimi artırmaya başlama planı da dahil olmak üzere petrol üretim politikasını değiştirmediği toplantının ardından televizyonda açıklamalarda bulunan Novak, petrol fiyatlarının zaten çatışmayı hesaba kattığını yineledi. Novak, “Orta Doğu'daki çatışmanın kendisi, genel olarak, fiyat tarafından zaten kısmen hesaba katılmıştı. Piyasa, her şeyden önce, bir çatışma ya da askeri harekat sonucunda piyasadaki arzın azalabileceği gerçeğine tepki veriyor” dedi.
“Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı, ülke ekonomisinin Ocak – Ağustos 2024 döneminde %4,2 oranında büyüdüğünü ve GSYH'nın Ağustos ayında %2,4 oranında arttığını bildirdi. Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı'nın tahminine göre, Temmuz ayındaki %3,5'in ardından Ağustos 2024'te GSYH büyümesi %2,4 olarak gerçekleşti. GSYH büyümesi 2024 yılının 8 ayında %4.2 olarak gerçekleşti. Rus ulusal istatistik servisi Rosstat ise, 2024 yılının ilk yarısına ilişkin GSYH büyüme tahmini %4,6'dan %4,7'ye revize etti.
“OPEC, The Wall Street Journal'ın bir haberinde Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Salman El Suud'un OPEC+ üyelerini yaptıkları anlaşmalara uymadıkları takdirde petrolün varilinin 50 dolara düşebileceğini söylediği iddiasını yalanladı. Teşkilat sosyal medya platformu X'te şu açıklamaları paylaştı: “OPEC sekreterliği geçen hafta böyle bir konferans görüşmesi olmadığını, 5 Eylül'de yapılan bir önceki OPEC+ toplantısından beri herhangi bir telefon görüşmesi veya video konferansın da yapılmadığını vurgulamaktadır. İddia edilen ve ismi açıklanmaya kaynaklara atfedilen açıklamaların herhangi bir inandırıcılığı yoktur ve bunlar tamamen uydurmadır.”
www.ekonomigundemi.com.tr