Kuşak ve Yol: Çin’in hegemonyacılık yapmayacağının kanıtı

150 dolayında devletin ve başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere 30 uluslararası örgütün temsilcileri, insanlık tarihinin en kapsayıcı projelerinden biri olan Kuşak ve Yol Girişiminin (KYG) 10. yılında, Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Beijing’de 17-18 Ekim’de “Yüksek Kaliteli Kuşak ve Yol İşbirliği: Birlikte Ortak Kalkınmaya ve Refaha” temasıyla toplanan KYG 3. Uluslararası İşbirliği Forumu’nda bir araya geldi.

Kuşak ve Yol: Çin’in hegemonyacılık yapmayacağının kanıtı
Yayınlama: 23.10.2023
4
A+
A-

150 dolayında devletin ve başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere 30 uluslararası örgütün temsilcileri, insanlık tarihinin en kapsayıcı projelerinden biri olan Kuşak ve Yol Girişiminin (KYG) 10. yılında, Çin Halk Cumhuriyeti'nin başkenti Beijing'de 17-18 Ekim'de “Yüksek Kaliteli Kuşak ve Yol İşbirliği: Birlikte Ortak Kalkınmaya ve Refaha” temasıyla toplanan KYG 3. Uluslararası İşbirliği Forumu'nda biraraya geldi. Bu yazı KYG'nin istatistiki kapsamını anlatacak değil; bunun için böylesi yüzlerce yazı gerekir. Girişimin felsefi ve ideolojik yanıyla ilgiliyiz.

Çağımızda ister ülkeler arasında olsun, ister ülke içinde olsun sömürü ilişkilerinin temelini emperyalizm ve hegemonyacılık oluşturuyor. Bu bakımdan sosyalist Çin'in günün birinde hegemonyacı ve emperyalist olup olmayacağı sorunu, dünya sosyalizminin çok tartışılan bir konusu olmuştur. Başkan Mao, bu tartışma bağlamında “Çin asla hegemonyacılık yapmayacak” demişti.

Çin'de dersler veren siyasal ekonomi tarihçisi Prof. Michael Hudson da konuya ilgi duyanlardan. Hudson'a göre, tarihinde Çin'i emperyalistleşmeye zorlayacak damar yok. Çin devleti tarihsel olarak sömürgeci değil. İmparatorluğun ekonomisi ticarete ve ticareti vergilendirmeye dayalı. Ticaret kaçınılmaz olarak az çok eşitlik gerektirir. İpek Yolu yerel üretici güçleri yıkıma uğratmadı, tersine geliştirdi. Kültürler arası paylaşıma temel sağladı.

Kimi hanedanların bürokrasisinde Han milliyetinden olmayan yabancıların oranı yüzde 40'ları aşmış. Çin kentlerinde antik pagodalar, kiliseler, camiler görebilirsiniz. Teokratik tartışmalar nedeniyle Hıristiyanlığın yasakladığı Nasturi kiliseleri bile çıkış yeri Anadolu'da ve Suriye'de pek bulunmaz, ama Çin'de var.

DEVLETLER ARASINDA YENİ TİPTE İLİŞKİ

KYG, tarihsel İpek Yolu'ndan esinlense de, onun basitçe tekrarı değil. İnsanlığın daha önce tanık olmadığı yeni tipte devletler arası ilişki modeli… Sosyalizmin teorisi zaten devletler arasında yeni tipte ilişkiyi öngörür. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in “Küresel Kalkınma İnisiyatifi,” “Küresel Barış İnisiyatifi” ve “Küresel Medeniyet İnisiyatifi” önerileri, sosyalist teoriyi bu yönden zenginleştiren önemli katkılar. Bu teorik katkıların uygulaması da KYG oluyor.

Her şeyden önce Çin tasarlamış ve önermiş olsa da, KYG katılımcı bütün devletlerin, hatta bütün dünyanın ortak girişimi. Ortaklıkta aktif-pasif taraflar, dayatmalar, vesayet vs yok; karşılıklı yarar temelinde uzlaşma var.

KYG kapsamı bakımından hem İpek Yolu'ndan daha geniş ölçekli, hem insanın yaşamına dokunmak anlamında daha derinlikli ve çok yönlü. Bilgiyi, kültürü, estetiği, yaratma becerisini, kaynakları, teknikleri paylaşmak; kendinde olan üstünlüğü ötekine sunmak, onda olanı özümsemek… Sonuçta ortaya çıkan refahtan ortaklaşa yararlanmak… İşte özü bu ve insanlığın ortak idealine uygun!

SUSUZA SU

“İnsanın yaşamına dokunmak” ifadesi belki meramı tam anlatmıyor. KYG'nin ilk on yılında yapılan 1 trilyon dolar tutarında 200 kadar ortak projenin büyük çoğunluğu altyapı projeleri. Altyapı, sürdürülebilir kalkınmanın ve gelişmenin olmazsa olmazı. Bu bakımdan, kapitalist bakış açısıyla kârlı olmasa da hepsi eninde sonunda insanın yaşamına dokunur.

Fakat kimi projeler vardır ki kapitalistler hiç yaklaşmaz. Tanzanya'nın susuz halkını suya kavuşturmak gibi… Yüzyıllar boyunca Afrika'nın iliğini kemiğini emen, zulüm uygulayan Batı kapitalizminin Afrikalı susuzluktan kırılıyormuş, açlıktan ölüyormuş umrunda olmadı, şimdi de değil.

Tanzanya'nın kuzeybatısındaki Mwanza'da yüzbinler susuzluk çekiyordu. Oysa bölge Afrika'nın en büyük tatlı su gölü Victoria'nın yanı başında. Çin İnşaat Mühendisliği İnşaat Şirketi, 2017 yılında bölgenin su sorununu çözme projesini başlattı. 2019 yılında Mwanza'nın 150 bin nüfusu, üstelik maliyeti dörtte üç oranında düşmüş suya kavuştu.

Çin şirketi Tanzanya'da başka yedi su tesisi ve bir kanalizasyon arıtma tesisi daha inşa etti. Önümüzdeki iki yıl içinde yeni dört su ve bir kanalizasyon sistemi yapacak. Böylece 3 milyon Tanzanyalının su sorunu bütünüyle çözülmüş olacak.

AFRİKA'DA DA ÇÖLLER YEŞERİYOR

Çinli bilim insanlarının ve uzmanların çölleşmeyi önlemede başarıları öteden beri biliniyor. Özellikle Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde çölleri parça parça tuzdan arındırmada ve tarıma kazandırmada hayli ilerlemeler sağlandı.

Şimdi Afrika ülkeleri Nijerya, Moritanya ve Etiyopya Çin'in bu deneyiminden faydalanıyor. Çin Bilimler Akademisi Xinjian Ekoloji ve Coğrafya Enstitüsü mühendisleri ve yer bilimcileri, 10 yıldır bu üç ülkede çalışmalar yürütüyor. Çalışmalar Birleşmiş Milletler Çevre Programı Uluslararası Ekosistem Yönetim Ortaklığı'nın (BMÇP-UEYO) himayesinde yürütülüyor.

Çinli bilim insanları Afrikalılara çölde yetişmeye uygun ağaç ve ot türlerini tanıtarak toprağı tuzdan arındırma tekniklerini öğretti. Moritanya'da şimdiden 450 hektarlık bir alan tarıma kazandırılmış durumda. Ayraca kum fırtınalarına neden olan başkent Nuakşot yakınlarındaki hareketli kumları durdurmak için yaratıcı teknikler uygulandı.

MEYVE ÜRETİCİSİNE PAZAR

Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) üyesi Tayland'ın Chanthaburi ili durian, mangosten, rambutan ve longan gibi tropik meyveleri ile ünlü. Bu meyvelerin en büyük pazarı ise Çin. Tayland Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Çin geçen yıl Tayland'da üretilen durianın yüzde 96'sını aldı. Tayland'ın Çin'e toplam meyve ihracatının hacmi 3,09 milyar doları bulmuş.

Son yıllarda Chanthaburi'de durian başta olmak üzere tropik meyve üretiminde bir patlama yaşanıyor. Üreticiler bir yandan da Çin pazarının taleplerine uygun üretim yapmak için teknolojiyi yoğun biçimde kullanmaya başlamış. Toprağın su ve besin değerleri düzenli olarak ölçülüyor ve kaydediliyor. Bunun için Avusturya'dan cep telefonlarına ve tabletlere indirilen özel yazılımlar alınmış.

Durian oldukça hassas bir meyve. Toplandıktan sonra 24 saat gibi kısa bir sürede aromasını ve besin değerini kaybedebiliyor. Toplanır toplanmaz Çin pazarına ulaştırılması gerekiyor. Teknoloji burada da imdada yetişmiş, üreticiler dijital görüntülü mezat kurmuşlar. Çinli alıcıdan sipariş alınır alınmaz meyve toplanıp hemen sevk ediliyor.

Ama bütün bu sistemin kaldıracı, Laos'un başkenti Vientiane'ı Tayland'ın başkenti Bangkok üzerinden Çin'in Kunming kentine bağlayan hızlı tren. Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde 2013 yılında projesi başlatılan hızlı tren, 2021 Aralık'ının başlarında hizmete girdi. Chanthaburi'deki baş döndürücü gelişmeler bunun üzerine yaşandı. Nasıl yaşanmasın; 14,4 hektarlık durian bahçesine sahip üretici Wootichai Kunjet, yılda 10 milyon Tayland bahtı (7 milyon 700 bin TL) gelir elde ediyor.

Dünya Bankası verilerine göre, Çin-Laos Demiryolu, Vientiane ile Kunming arasındaki karayolu taşımacılığı maliyetini hemen hemen yarı yarıya azalttı. Denize çıkışı olmayan Laos'un geliri, Kuşak ve Yol ağına bağlandıktan sonra yüzde 21 dolayında arttı.

Aktardıklarımız KYG olgusunun çok küçük bir bölümü. Bunlar bile Çin'i karalayan liberallere “Ar damarınız çatlamış” demek için yeterlidir.


SANAYİ HABER AJANSI

www.ekonomigundemi.com.tr

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.