İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) atıl durumdan kentin kültür-sanat yaşamına kazandırdığı Bulgur Palas, “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü”nde, “Magnum İstanbul’da: İnsan Hakları Olanlar/Olmayanlar” sergisine ev sahipliği yaptı.
Dünyaca ünlü Magnum Photos ile kalıcı iş birliğinin ikinci sergisinin açılışı; Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Magnum Photos Küresel Sergiler Direktörü Andrea Holzherr, serginin küratörü Emin Özmen ve sanatseverlerin katılımlarıyla gerçekleştirildi. Kardeşi Neslihan Yakupçebioğlu da açılışta İmamoğlu’na eşlik etti. İnsan hakları kavramının derin tarihini, bugünkü geçerliliğini ve gelecekteki önemini irdeleyen serginin açılışında, sırasıyla; Polat, Holzherr ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
Serginin, çok anlamlı ve olmasını arzu etmedikleri olayların yaşandığı bir dönemde açıldığına dikkat çeken İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bu güzel bina, Bulgur Palas, Magnum Photos'la bence çok uyumlu bir sinerji oluşturdu. Bu, kalıcı iş birliğinin ikinci meyvesi. Küratörlüğünü değerli sanatçımız Emin Özmen'in üstlendiği, 45 sanatçının 90 fotoğrafından oluşan bir sergi. Sergi, insan hakları kavramını tarihiyle, bugünüyle, geleceğini ele alıyor. 10 Aralık 1948’de, 76 yıl önce kabul edilen İnsan Hakları Beyannamesi'nin 30’ncı otuzuncu maddesine atıfta bulunan dünyanın dört yanından fotoğraflar, bu sergide var. Sergide bütün fotoğraflar, bütün maddelerle ilişki kurarak, görsel bir biçimde bir anlatıda bulunmakta. 10 Aralık İnsan Hakları Günü, tüm dünyanın insan hakları konusunda yol alması gerektiğini bize hatırlatmalı. Bu yönüyle de küratörümüzün değerli katkılarıyla, buradaki fotoğraflar, böylesi bir mesajla insanlarımızı karşılıyor olacak.”
İnsan haklarının; yaşam hakkından ifade özgürlüğüne, eşitlikten adil yargılanmaya kadar her bireyin sahip olduğu temel haklar olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Bu hakların korunması, yalnızca devletlerin değil, aynı zamanda bireylerin de sorumluluğudur. Zaten bütüncül bir alandır ve bütüncül bir sorumluluk hattıdır. Devletler, elbette insan haklarını korumakla, kollamakla mesul ve bunun takibini yapmakla, denetlemekten sorumlu devletler konumundadır. Ama bireylerin elde etmiş olduğu sağlıklı bir eğitim, bilinç ve insan olabilme duygusuyla, bence insan haklarının bütün dünyadaki teminatıdır. Dolayısıyla, sadece kendisini ve mensubu olduğu grupların haklarını savunan değil, hakları çiğnenen herkesi savunan bireyler, bütün bu yönüyle aynı zamanda demokrasinin de büyük bir teminatı olurlar.” dedi.
İnsan haklarını sistematik şekilde ihlal edenlerin, kendi halklarına zulmedenlerin, ayrıştıran sistemlerin, rejimlerin ve liderlerin er ya da geç adaletin tecelli etmesine de engel olamayacaklarını vurgulayan İmamoğlu, “Tabii bu yönüyle geleceğe dair de yanı başımızdaki bu milyonlarca, on milyonlarca insanın yaşadığı Suriye'de, çok yönlü risklerin, çok yönlü tehditlerin ve ne yazık ki çok dikkatli olmamız ve olunması gereken süreçlerin de eşiğinde olduğumuzu hatırlatmak isterim. Zira, 2011 yılından bu yana, özellikle bazı güçlü olduğunu düşünen devletlerin, özellikle Suriye'deki çıkar muhasebesi üzerinden yapılan hamleler ve kutuplaşmaların milyonlarca, on milyonlarca Suriyelinin hayatına mal olduğunu, yaşamına mal olduğunu, vatanlarından uzaklaştırıldığını hepimize yaşattı.” açıklamasını yaptı.
İmamoğlu sergiye vatandaşları davet ederek “Tüm hemşehrilerimizin, insan haklarının geçmişi ve bugünü üzerine düşünmeye davet eden bu anlamlı sergiyi, Bulgur Palas’ta ziyaret etmelerini diliyorum. Bütün İstanbullu hemşehrilerimi ya da İstanbul'a yolu düşenleri, Fatih ilçesinde, Kocamustafa Paşa'da Bulgur Palas'a davet ediyorum.” dedi.
Konuşmaların ardından, İmamoğlu ve beraberindeki heyet, küratör Emin Özmen’in anlatımıyla sergiyi gezdi.
www.ekonomigundemi.com.tr