Dolaylı vergilerin, bireylerin gelir düzeylerinin dikkate alınmadan üretim, tüketim gibi ekonomik olaylara dayanan vergiler olduğunu vurgulayan Vergi Uzmanı Ulaş İke, dolaylı vergiler hakkında açıklamalarda bulundu.
Dolaylı vergilerin, bireylerin gelir düzeylerinin dikkate alınmadan üretim, tüketim gibi ekonomik olaylara dayanan vergiler olduğunu vurgulayan Vergi Uzmanı Ulaş İke, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Dolaylı vergiler, bireylerin gelir düzeyleri gözetilmeksizin alınan vergilerdir. Irkı, dini, cinsiyeti, gelir durumu, evli ya da bekar olması mülteci ya da göçmen olması gibi herhangi bir özel muamele söz konusu değildir. Verginin oluşmasına sebebiyet veren herkes verginin mükellefi konumundadır. Türkiye’de 1985’te uygulamaya giren KDV (Katma Değer Vergisi), 2002 yılında uygulamaya giren ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) dolaylı vergilere örnek olarak verilebilir. Hatırlanacağı üzere son düzenlemeler sonrasında KDV oranlarında bir artışa gidilmiş ve yüzde 8 olan KDV oranları yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV oranları yüzde 20’ye yükseltilmişti. Tüketim harcamaları üzerinden alınan vergilerde, her birey aynı miktarda vergi ödediğinden dolayı, üst gelir grubuna mensup bireyler, gelirlerinin daha az bir kısmıyla vergilerini öderler. Bu noktada mükelleflerin gelirleri azaldıkça, vergi yükleri daha da artar.”
Gelir grupları arasındaki adaletsizlik sorunu derinleşiyor
Gelir miktarı gözetilmeksizin herkesin ödemesi gereken dolaylı vergilerin, düşük gelirli bireylerin üzerinde adeta bir yük olarak kaldığını dile getiren Ulaş İke, “Bu durum farklı gelir grubundaki bireyler arasındaki adaletsizlik sorununu daha da derinleştiriyor. Düşük gelirli bireyler, yüksek vergi yükü nedeniyle daha fazla mali zorluklarla karşılaşabiliyorlar. Bu aşamada düşük gelirli bireyler, gelirlerinin önemli bir kısmını vergilere harcamak zorunda kalıyor. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yayınladığı “Merkez Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri ve Beklentiler” raporuna göre son altı ay içerisinde toplanan yüzde KDV gelirle yüzde 63, ÖTV ise yüzde 96 oranında arttı. Genel bütçe gelirlerinin büyük bir kısmının vergilerden toplandığını da işin içine katarak düşünürsek vergi yükünün boyutları gözler önüne seriliyor.” dedi.
Toplumun büyük bir kısmı, ödediği vergilerden habersiz!
Toplumun büyük bir kısmının ödediği vergilerden habersiz olduğunu ifade eden Ulaş İke, şöyle devam etti:
“Gelişmekte olan ülkeleri incelediğimizde buralarda tüketim üzerinden alınan vergilerin öne çıktığını görüyoruz. Ancak toplumun ödediği vergilerden habersiz olması, vergi yükü gerçeğinin arka sıralara atılmasına neden oluyor. Bu durumu kamu maliyesinde “mali anestezi” olarak tanımlıyoruz. Mali anestezi, bireylerin mal ve hizmet satın alırlarken fiyatın içerisinde gizlenmiş olan vergiyi ödediklerinin farkında olmaması durumudur. KDV’yi ele alacak olursak, satın alınan bir ürünün vergisi fiyat içerisine gizlendiğinden dolayı ne kadar bir yük oluştuğunun farkındalığı oluşmuyor. Satın alınan ürünün fiyatı ayrı, KDV yükü ayrıca tahsil edilmiş olsaydı, ödediğimiz vergileri unutmamız çok da mümkün olmayacaktı. Buradaki farkındalığımız daha yüksek olacaktı diyebiliriz. Türkiye’de dolaylı vergilerin, vergi gelirleri içerisindeki payının arttığını, dolayısıyla tam bir vergi adaletinin sağlanamadığı gerçeği ortaya çıkıyor. Bu durumun sonucu olarak gelir dağılımındaki olumsuzluklar da bundan payına düşeni alıyor.”
EKONOMİ GÜNDEMİ