İmamoğlu: “100. Yılında CHP” panelinde konuştu

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ülke Politikaları Vakfı (ÜPV) ve Reform Enstitüsü tarafından, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen, “100. Yılında CHP” başlıklı panelin açılış konuşmasını yaptı.

İmamoğlu: “100. Yılında CHP” panelinde konuştu
Yayınlama: 09.09.2023
9
A+
A-

“Siyasi tarihimizde çok özel bir yeri olan bir günün yıl dönümü vesilesiyle bir aradayız” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Bugün, bu özel günün yüzüncü yıl dönümü. 100 sene önce bugün, Kurtuluş Savaşı’mızı zafere ulaştıran kurucu liderimiz Mustafa Kemal ve arkadaşları, o zamanki adıyla Halk Fırkası’nın programını 9 umdeye dayandırdılar ve partimizi kurdu. Unutmayalım, kurulan bir partiden öte, bir ay kadar sonra ilan edilecek genç Cumhuriyet’in de ilk sesi. Bu anlamda egemenliğin hanedandan millete geçişinin ta kendisiydi. Partimiz, ülke tarihimizin çok özel bir döneminin içinde doğdu. Dünyada çok nadir böyle eşleşmeler görürüz. Cumhuriyet tarihinin çok önemli bir dönemini biçimlendirdi. “

“CHP’yi kuranlar, Cumhuriyet’i de kurdular”

İmamoğlu, CHP’nin ülkeyi, vatanı 1. Dünya Savaşı’nın yarattığı büyük yıkımdan kurtaran askeri ve siyasi süreçte hayat bulduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“Sivas Kongresi’nden ve Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerinden süzülerek ortaya çıkan CHP, Kurtuluş Savaşı’nı takip eden çeyrek asrın da en önemli siyasi aktörü oldu. CHP’yi kuranlar, Cumhuriyet’i de kurdular. Uzun lafın kısası; 1923’ten beridir, yasalar önünde herkesin bir diğeriyle eşit vatandaş olduğu bir Cumhuriyet’te yaşıyor olmamızda CHP’nin imzası var. Bu çok gurur duyulacak bir şey. Millet iradesine dayanan bir devletin ve vatandaşlık esasına dayalı bir milletin inşa edilmesinde de CHP’nin imzası var. CHP’yi ve Cumhuriyet’i kuranlar, devleti gerçek anlamda güçlendirmenin en temel yolunun, özellikle güçlü ve milli bir ekonomi yaratmak ve toplumun refahını yükseltmek olduğunu gayet iyi biliyorlardı.”

 “Bizim geleceğe umut taşımamız lazım”

Partiyle ilgili düşüncelerini dile getiren İmamoğlu, “Naçizane kanaatim şu: CHP, son 43 yıldır, zihni ve fiili bir değişememe sorunu yaşıyor. Dünya ve Türkiye değişirken, CHP, atalete düştü. Geçmişteki başarılarıyla avunur ve sadece o başarıları savunur bir noktaya geriledik. Geçmişteki başarılarıyla avunduk. Elbette gurur duyuyoruz. Ama avunamayız ve sadece o başarıları savunan bir noktaya geriledik. Geçmişi konuşmak, geçmişle avunmak bir Cumhuriyet Halk Partiliye, devrimci bir partinin evlatları olarak bizlere yakışmaz. Bizim geleceğe umut taşımamız lazım. Ne yazık ki, atalete düşmemizin maliyeti büyük oldu. Türkiye’nin yönetilmesinde etkin olamadığımız gibi, Türkiye’yi adım adım otoriter bir iktidara teslim ettik. Birbiri peşi sıra iş basına gelen iktidarlar, gelir dağılımını bozdu, Cumhuriyet’in en önemli gücü ve dayanağı olan yetenekli ve girişimci kitlesini, orta direği eritti.” dedi.

“Değişimi başaramadığımız için…”

İmamoğlu, “Atalete düştüğümüz, değişimi başaramadığımız için, kuruluşunda bu kadar büyük bir rol oynadığımız Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına, köklü kurumları zayıflamış bir devletle, işlevsizleşmiş bir Meclis’le, beceri kaybına uğramış bir bürokrasiyle, çökmüş bir adalet sistemiyle, demokratik dünyadan uzaklaşmış bir ülkeyle, yarısı yoksulluk sınırının altında bir nüfusla giriyoruz. Vatandaşlarımızı, ‘yerli ve milli olanlar ve olmayanlar’ diye ayrıştıran, muhalefete tahammülsüz, hukuku paramparça etmiş, eğitimi çökertmiş, borç batağına batırdığı ülkemize eşi daha önce görülmemiş bir hayat pahalılığı yaşatan bu iktidarla giriyoruz.” şeklinde konuştu.

 “Bu hali kabullenemeyiz; ben kabullenmiyorum”

CHP’nin de Türkiye’nin de değişeceğine inancının tam olduğunu söyleyen İmamoğlu, “Neyin değişmesi gerektiğine ilişkin görüşlerimi de paylaşmak istiyorum. CHP’de değişimin iki ekseni, iki esas boyutu olmalı. Partinin hem vizyonu hem de işleyişi değişmeli. Parti işleyişindeki değişimin nasıl olması gerektiğine dair düşüncelerimi başka vesilelerle, parti içi toplantılarda paylaşırım. Bu toplantıda, CHP’nin yeni vizyonunun ne olması gerektiğine odaklanmak istiyorum.” diye konuştu.

“CHP’nin yeni misyonu, bu tekerrüre son vermektir”

İmamoğlu, “Uzatmadan, bir çırpıda söyleyeyim: Değişimin yeni vizyonu; CHP’yi, dünya ölçeğinde ideolojik politik bir kriz yaşayan sosyal demokrasiye ilham veren, küresel seviyede saygın ve güçlü bir parti haline getirmek olmalıdır.” diyerek, şunları kaydetti:

“Dünyanın en eski sosyal demokrat partilerinden birisi olan CHP’nin böyle iddialı bir vizyonu ortaya koyma sorumluluğu vardır. Değişimin yeni vizyonu; bu ülkeye bir kere daha çağ atlatarak, gelir dağılımını kökten düzelterek, yetenekli ve girişimci insanlara adil fırsatlar sunacak mekanizmalar kurmak olmalıdır. Biz, bunu yapabilecek irade ve vizyona sahip tek partiyiz. Bunu birlikte başarmamız şart. 1923’lerin CHP’si, dünyanın tüm mazlum milletleri için ilham kaynağı olmuştu. Bunu bir kez daha tekrar etmeliyiz. CHP’nin yeni misyonu, bu tekerrüre son vermektir. CHP, bu tekerrürü kırmak ve buna bir son vermek için mutlak bir değişim, dönüşüm göstermek zorundadır.”

“Vatandaşlarımızın karşısına kapsayıcı, ve icraatçı bir siyasetle çıkmamız lazım”

Vatandaşlarla bulunduğu temaslara ilişkin konuşan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Ne yazık ki benim partim, yeterince kapsayıcı, yeterince icraatçı ve reformcu bir parti olarak görülmüyor. Böyle görmüyor insanlarımız. Büyük bölümü böyle görmüyor. 1950’den beri iktidar olamadığımızdan ve 1980’den sonra da kendimizi yenileyemediğimizden, vatandaşlarımızın önemli bir kısmı, bizim icracı bir ekibe sahip olmadığımızı düşünüyor. Tek yapabildiği muhalefet etmek olan bir parti olarak görüyor. Vatandaşlarımızın çok az konuda, ‘CHP bu işi daha iyi yapar’ diye düşündüğünü gözlemliyoruz. Artık vatandaşlarımızın karşısına, kapıları sonunda kadar açık, kapsayıcı, reformcu ve icraatçı bir siyasetle çıkmamız lazım.”

“Herkes milletimizin ferasetine güvenmelidir”

İmamoğlu, ilk yapılması gerekenin vatandaşları dikkat ve empatiyle dinlemek olduğunu belirterek, “Onlara kulak verdiğimizde duyduğumuz insanlarımızın zengin, güçlü, itibarlı bir ülkede özgürlük ve refah içinde yaşamak istedikleridir. Herkes milletimizin ferasetine güvenmelidir. Şundan eminiz ki, bu aziz millet, Türkiye’yi zengin, güçlü ve adil kılacağına inandığı bir muhalefeti desteklemeye hazırdır. Gerçekten bir değişim istiyorsak; bunu nasıl yapacağımıza dair modelimizi güven verici bir biçimde topluma izah etmek durumundayız. Bu modelde Türkiye’nin ihtiyacı olan büyük sıçramanın motor gücü, kamunun kaynakları ile ülkenin ve dünyanın dehasının birleşmiş gücü olmalıdır. Burada vurguyu devlete değil, kamu aklına yaptığımızın altını özenle çizmek isteriz. Zira biz milleti, devletin üstünde, onun sahibi olarak görüyoruz. Kamu aklını, devleti de içine alan, milletin bütününün ortak aklı olarak anlıyoruz.” diye konuştu.

“Asıl beka sorunu budur”

Türkiye’nin fakirlikle boğuştuğunu söyleyen İmamoğlu, “200 yıl önce, kişi başına düşen milli gelir açısından Almanya ile neredeyse eşittik. 200 yıl sonra, Almanya ile aramızdaki fark, neredeyse 6 katına, ABD ile 7 katına çıkmış durumda. Son 21 yıldır, ülkeyi yönetenler açısından baktığımızda, istikrar koşulları altında yönetiliyoruz. İstikrarsa istikrar, iktidarsa iktidar, yetkiyse yetki, güçse güç. Ama sonuç ortada. Biz, gerilemeye, yoksullaşmaya, paramızın pul olmasına doğru gidiyoruz. ‘Bizi fena halde kıskananlar’ ise, farkı açmaya devam ediyor. Gelecek, ağır bir beka sorununa işaret ediyor. Çok ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıyayız. Kendilerinin dışındakileri gayrı milli ilan etmeye çok meraklı olan ve ağızlarından beka sorununu düşürmeyenlerin dikkatini çekmek isterim ki; asıl beka sorunu budur.” dedi.

 “Büyük bir sıçramaya ihtiyacımız var”

İmamoğlu, dünya siyaseti ve ekonomisinin altüst olup, yeniden şekillendiği zamanlarda yeni risk ve fırsatların ortaya çıktığını dile getirerek, “Küresel ekonominin büyük ülkeleri haline gelmiş olanlar, yenilikçi fırsatlarını en iyi değerlendirmiş ve içselleştirmiş ülkelerdir. Geçtiğimiz yüzyılda birçok ülke, çok gerilerden gelerek, çok büyük dönüşümlere sahne olmuş ve bugün dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmiş durumdadır. Savaşlardan çıkarak büyüyen bu üç ülkenin ortak bir özelliği var: Teknoloji üretiyor ve satıyorlar. Dünya ekonomisinin de belkemiği durumundalar. Bugün bizim de böyle büyük bir sıçramaya, milletimizin büyük bir uyanışına, gençlerimizin yaratıcılığının ve üretkenliğinin önünün açılmasına ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.

“Bizim en önemli ve acil görevimiz…”

“Doğru; bugün millet, CHP ve onun liderliğindeki muhalefete iktidar vizesi vermedi.” diyen İmamoğlu, sözlerini şu ifadelere tamamladı:

“Ancak, başka bir doğru daha var: Bu millet, Türkiye’yi sıçratarak zenginleştirecek, güçlü ve adil bir Türkiye’yi inşa edecek bir muhalefeti gördüğünde, yürekten inanıyor ve biliyorum ki, tereddüt etmeden iktidara taşıyacaktır. İşte milletin CHP’yi değişime zorlamasının nedeni budur. Bizim en önemli ve acil görevimiz, hep beraber bu muhalefeti, bu güçlü muhalefeti, Türkiye'yi değiştireceğine halkını inandıran, milletini inandıran muhalefeti hep birlikte var etmektir. Bunu yaratmanın yolu, ülkenin tüm vatanseverlerini birleştiren yeni, kapsayıcı ve güçlü bir vizyonun hikâyesini yazmaktır. Türkiye’nin çoğulcu demokrasiye ve sıçrayarak kalkınmaya ihtiyacı vardır. Türkiye’nin ikinci yüzyılına girerken değişmeye, bunun için yeni bir hikayeye ihtiyacı vardır. Biz de bu milletle bu hikayeyi, hep birlikte yeniden yazacağız. Bir tespit, bir de vaatle bitireyim. Tespitim şu: CHP değişirse, Türkiye değişir. Vaadim de net: CHP değişecek, Türkiye değişecek.”

ÜPV Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Subaşı ve Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan’ın da birer konuşma yaptığı etkinliğin panel bölümünde; Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Demirel (emekli), Bilkent Üniversitesi’nden Doç. Dr. İlker Aytürk, Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şule Özsoy ile İTÜ’den Prof. Dr. Öner Günçavdı görüşlerini ve önerilerini dile getirdi. Etkinliğin, “CHP ve İkinci Yüzyıl” başlıklı forum bölümünde ise; Politik Yol sitesinden Dr. Ali Haydar Fırat, Sabancı Üniversitesi’nden Doç. Dr. Berk Esen, Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erdem Yörük, Özyeğin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Evren Balta, Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fuat Keyman, 9 Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakkı Uyar, Özyeğin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Somer, Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nebi Sümer, İstanbul Işık Üniversitesi’nden de Doç. Dr. Onur Alp Yılmaz ve Doç. Dr. Seda Demiralp yer aldı.


EKONOMİ GÜNDEMİ

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.