6 noktada ‘Sarı nokta hastalığı’

Acıbadem Taksim Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Öner, 6 noktada sarı nokta hastalığı hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

6 noktada ‘Sarı nokta hastalığı’
Yayınlama: 03.10.2023
10
A+
A-

Sarı nokta hastalığı (Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu) nedir?

Makula bölgesi (gözümüzün arkasındaki sarı nokta alanı) keskin ve renkli görmeden sorumlu retina tabakasının ortasında bulunan küçük bir alan olduğunu belirten Acıbadem Taksim Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Öner, ''Bu bölgeyi etkileyen yaşa bağlı Makula Dejenerasyonu hastalığı halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinmektedir. Bu hastalığın iki tipi vardır; bunlar yaş tip ve kuru tiptir. Hastaların yaklaşık yüzde 90'ında kuru tip bulunur. Bu tip daha yavaş gelişir ve görme kaybının oluşması yıllar alabilir. Yaş tip ise hastaların yüzde 10’unda görülür ancak bu tipte görme kaybı daha ani başlar ve hızlı ilerler.'' açıklamasında bulundu.

Dikkat! Bu faktörler riski artırıyor!

Sarı nokta hastalığında en önemli risk faktörü ilerleyen yaş olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ayşe Öner, özellikle aile öyküsü varsa 50 yaşından sonra düzenli göz kontrolleri yapılması gerektiğine dikkat çekerek hastalığı arttıran diğer risk faktörlerini şöyle sıraladı: ''Sigara kullanımı öyküsü, açık renkli göz, hipertansiyon, kalp hastalığı ve UV ışınlarına maruz kalmak.'' 

Bu belirtiler varsa!

Prof. Dr. Ayşe Öner, ''Renkleri soluk görme, yazıları bulanık görme ve düzgün olan çizgileri eğri olarak görme hastalığın başlangıç şikayetleridir. Ayrıca bakılan cismin ortasında bulanık bir alan veya karanlık bir leke görme gibi problemler de yaşanabilir. Hastalık ilerlediğinde kişilerin görme alanlarının ortasında yoğun görme kayıpları oluşur. Bu problemler kişilerin okumak, araba kullanmak gibi önemli faaliyetleri yapmalarına engel olur ve hayatlarını kısıtlar.'' şeklinde konuştu.

Tam tedavi mümkün değil ama!

Prof. Dr. Ayşe Öner, sarı nokta hastalığının genel olarak geri dönüşü olmayan bir hastalık olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: ''Kuru tip sarı nokta hastalığı için henüz etkinliği gösterilmiş bir tedavi yöntemi yoktur ancak çeşitli vitamin, mineral takviyeleri ve lutein gibi bazı antioksidan özelliğe sahip olan ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca sigara içiliyorsa bırakılması ve güneşten korunulması, UV ışınlarından koruyan güneş gözlüğü önerilmektedir. Yaş tip sarı nokta hastalığı erken safhada tespit edildiğinde tedavi ile görme mevcut seviyede korunabilir ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir. Tedavide belli aralıklarla göz içine ilaç enjeksiyonları uygulanır. Tedaviden iyi sonuç alabilmek için hastaların tedaviye uyum sağlaması ve düzenli kontrole gelmesi önemlidir.''

İlerlemesini engelleyecek en yeni gelişmeler!

Bu konuda çok sayıda bilimsel araştırmanın yapıldığına değinen Prof. Dr. Ayşe Öner, ''Kuru tip sarı nokta hastalığı için son yıllarda kök hücre tedavileri başarı ile uygulanabilmektedir. Kök hücre tedavisi ile hastalığın ilerlemesi durdurulabilmekte hatta bazı hastalarda görme kazanımları olabilmektedir. Ayrıca kuru tipin ilerlemesini durdurmaya yönelik yeni ilaçların yakında kullanıma girmesi beklenmektedir. Yaş tip sarı nokta hastalığı için ise yine uzun etkili anti-VEGF ilaçların geliştirilmesi konusunda çok sayıda araştırma mevcuttur.'' dedi.

Tiplerine göre bu noktalara dikkat!

Pek çok kişinin makula probleminin olduğunu bulanık görme ortaya çıkana kadar fark etmeyeceğini söyleyen Prof. Dr. Ayşe Öner, sözlerini şöyle tamamladı: ''Dolayısıyla genellikle başka bir nedenle yapılan göz muayenesinde tesadüfen teşhis edilir. Sarı Nokta hastalığı açısından 50 yaş ve üzerindeki herkesin rutin kontrol edilmesi gereklidir. Ailesinde ve yakın akrabalarında bu hastalık olanlar çocuk yaşlardan itibaren düzenli takip edilmelidir. Sigara kullananlar, diyabet hastaları, hipertansiyon gibi kalp damar hastalığı bulunanlar hastalık açısından yüksek riskli olduklarından erken yaşlarda kontrol edilmelidirler. Hastalığın tamamen düzelmesi mümkün olmadığı için tedavi devamlılık gerektirir. Hastaların belli aralıklarla düzenli olarak retina muayenesinden geçmeleri önerilir.'' 


EKONOMİ GÜNDEMİ

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.